Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermeni ve Türk Tiyatrolarının Kuruluşu’nun Tarihi

Türk Tiyatrosu’nun 140. Kuruluş Yıldönümü Vesilesiyle

Tarihsel kanıtlar bize Türk tiyatrosunun kuruluşu ve ilk 50 yıllık gelişiminin Osmanlı Ermenileri’nin faaliyetleriyle güçlü bir biçimde bağlantılı olduğunu göstermektedir. Her türlü yeniliği Avrupa’dan Osmanlı’ya ilk olarak Ermeni ve Rumların getirdiği kanıtlanmış bir gerçektir. Özellikle 1850’ler Osmanlı Ermenileri için bir uyanış dönemi olmuştur. İstanbul ve İzmir gibi Ermeni kültürünün önemli merkezlerinde, Ermenilerin okulları, basın ve yayın faaliyetleri, bilim ve edebiyatları bir uyanış ve onu takip eden bir yenileşme ve modernleşme yaşamaktaydı.

Aynı dönemde birçok genç Ermeni önemli Avrupa üniversitelerinden mezun olmaktaydılar. Bu gençler yeni fikirleri ve diğer bir çok yenilikleri Avrupa’dan osmanlı’ya taşımaktaydılar. Bu yeniliklerden birisi de tiyatroydu: Ermeniler, özellikle de İstanbul’da yaşamakta olanlar tiyatroyu büyük bir coşkuyla karşıladılar.

1859’da İstanbul’un semtlerinden birisi olan Pera’da, Sirabiyon Hekimyan Ermeni okullarında ve kısa bir süre zarfında oyunlar sergilemeye başladı. “Şark Tiyatrosu” adıyla bilinen ilk profesyonel Batı Ermeni tiyatrosunu kurarak tiyatroyu okul salonlarından alıp profesyonel sahneye taşıdı. “Şark Tiyatrosu” çok uzun süre hayatta kalamasa da, büyük kazanımlar elde edilmesine yol açtı. Ekşiyan, Fasulyacıyan, Mınakyan, Bengliyan, Tıryants, Acemyan, Arusyak gibi önemli Osmanlı Ermeni oyuncuların profesyonel olarak sahnelerde boy göstermesi bu grup sayesinde oldu.

“Şark Tiyatrosu”nda amatör bir oyuncu olarak bir kaç oyunda rol alan Hagop Vartovyan da bunlar arasındaydı. Çok yetenekli olmasa da ileride Osmanlı Türk tiyatrosunun kurucusu ve en önemli geliştiricisi olacaktı. “Şark Tiyatrosu”nun kapanmasından sonra Vartovyan 1867 yılında Gedikpaşa sirkini kiralayıp bir tiyatroya dönüştürdü ve bir grup genç oyuncuyla birlikte bir grup kurdu. Vartovyan’ın tiyatrosu kısa bir süre içerisinde büyük şöhret kazandı. İstanbul’un Üsküdar, Kadıköy, Pera gibi semtlerinde dolaşan gösteriler düzenleyerek İstanbul halkının dikkatini çekmeyi ve katılımını sağlamayı başardı.

Vartovyan’ın “Osmanlı Tiyatrosu”ndan önce kimse Türkçe oyunlar oynamayı denememişti. Vartovyan 1869’da Gedikpaşa’da ilk kez “Caesar Borgia” adlı piyesi Türkçe olarak sahneledi. Bunu yapmasının iki temel nedeni vardı: Öncelikle kumpanyasının oyuncuları Türk yöneticilerin maddi desteğiyle karşılaşabiliecekti; ikinci olarak da Türk seyirci ile kendi tiyatrosu arasında bir bağ kurabilecekti ki bu sayede hızlı bir şekilde ek gelirler elde edecekti. Her iki beklentisi de gerçekleşti ve yalnızca onun tiyatrosu İstanbul’da “Osmanlı Tiyatrosu” adını kullanma iznini alabildi. Bu izin yaklaşık on yıl süren tiyatronun ömrü süresince geçerli oldu. Vartovyan’ın gösterileri, onun oyuncularına yüksek ücretler ödenmesini mümkün kılacak biçimde dolu salonlarda sergileniyordu. “Osmanlı Tiyatrosu” 1870’lerde o denli büyük başarılara imza attı ki dönemin en iyi Avrupa tiyatrolarıyla karşılaştırılır oldu. 1876’da dönemin İngiltere Başbakanı Salisbury özel bir diplomatik görevle İstanbul’u ziyaret ettiğinde Vartovyan Kumpanyası Gedikpaşa’da onun onuruna üç gösteri tertip etti. İmparatorluğun önde gelenleri ve İngiliz diplomatlar eşleriyle birlikte bu gösterilerde hazır bulundular. Bu bize kumpanyanın Osmanlı İmparatorluğu başkentinde ne kadar önemsendiğini göstermektedir.

Ancak “Vartovyan Kumpanyası” ya da yeni adıyla “Osmanlı Tiyatrosu”, Sultan Abdülhamit’in tiyatro binası bir günde yıktırtmasıyla sona erdi. Bu yıkımın gerkçesi, Ahmet Mithat’ın “Çerkez Özdenleri” adlı oyununun Sultan’ın Çerkez korumaları arasında yarattığı huzursuzluğa dayandırılmaktadır. Sultan sarayda düzeni ve barışı tesis etmek için tiyatroyu kolayca yıktırmış ve grubu da ivedilikle dağıtmıştı.

Klasik Türk oyun yazımı, Vartovyan’ın gayretleriyle kurulan “Osmanlı Tiyatrosu”nun faaliyetleriyle eş zamanlı olarak gelişmiştir. Diğer bir deyişle başlangıç aşamasında çeşitli çeviri oyunlar sergileniyordu. Sonra Vartovyan bu tiyatro için oyunlar yazmaya başlayan Türk yazarlardan yeni oyunlar talep etti ve onları bu konuda teşvik etti. Kısa sürede bu oyunların sayısı yüze ulaştı. Bunlar arasında Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre”, “Zavallı Çocuk”, “Akif Bey” ve “Gülnihal”; Ahmet Mithat’ın “Çerkez Özdenleri”, Şemsettin Sami’nin “Besa”; Abdülhak Hamit’in “Duhter-i Hindu”; Ebuzziya Tevfik’in “Ecel-i Kaza”; Recaizade Ekrem’in “Vuslat”; Manstırlı Mehmet Rıfat’ın oyunları; Hassan Bedreddin’in yirmiden fazla adaptasyon ve telif eseri; Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere çevirileriniden bazıları; Ali Haydar Bey’in “Arsas” ve diğer eserleri gibi dönemin klasik kabul edilen yazarlarının çalışmaları da yer almaktaydı.

Vartovyan’ın çağdaşı olan ve Türk tiyatrosu üzerine bir tarihçe yazmış bulunan Rudolf Talaso, “Osmanlı Tiyatrosu”nun on yıllık faaliyetlerini Türk tiyatrosunun zirvesi olarak değerlendirir. İlk Türk oyuncu olan ve 50 boyunca Türk tiyatrosunun en bilinen siması olarak kabul edilen Ahmet Fehim (1856-1930) hem oyunculuk hem yönetmenlik hem de kumpanya patronluğu yapmış bir kişidir. O da ilk sahne deneyimlerini 1876 yılında Hagop Vartovyan’ın “Osmanlı Tiyatrosu”nda gerçekleştirmiştir. İlk hocası Tovmas Fasulyacıyan’dır. Vartovyan’ın kumpanyası dağıldıktan sonra Fehim onunla birlikte Bursa’ya gitmiş ve oyunculuk kariyerini orada Ermeni sanatseverler arasında sürdürmüştür. Anılarında, Vartovyan Kumpanyası’nın oynadığın rolün çok büyük olduğunu ve onun ilk profesyonel Türk tiyatrosu olarak değerlendirilebileceğini belirtmiştir.

Diğer bir Türk tiyatrosu tarihçisi olan Metin And da Vartovyan’ın tiyatrosuna referans verir; ona göre Vartovyan o kadar kaliteli bir profesyonel tiyatro oluşturmuştu ki profesyonellik anlamında Kanuni Esasi’den sonra bile onunkiyle karşılaştırılabilecek bir girişim yoktu.

Dolayısıyla Ermeniler Turk tiyatrosunun ve dramasının kuruluş ve gelişiminde çok büyük role sahiptiler. Bu, tarihçilerce olduğu kadar, yabancı, Ermeni ve Türk eleştirmenlerce de hakkı teslim edilen bir olgudur.

Հայկական և թուրքական թատրոնների հիմնադրման պատմությունը Օսմանյան կայսրությունում

արևմտահայ թատրոնի հիմնադրման 150 և թուրքական թատրոնի 140-ամյակի առիթով

Աննա Ալեքսանյան

Պատմական անհերքելի փաստ է, որ թուրքական թատրոնի սկզբնավորումը և գոյության առաջին հիսուն տարիների պատմությունը սերտորեն կապված է հայերի հետ: Այս հանգամանքը պայմանավորված էր նրանով, որ Օսմանյան կայսրություն թափանցող եվրոպական նորամուծությունների առաջին արձագանքողներն ու կրողները հայերն ու հույներն էին: 1850-ական թվականները կարելի է համարել արևմտահայության մշակութային վերելքի շրջան: Այնպիսի կարևոր հայաշատ կենտրոններում, ինչպիսին Կ.Պոլիսն ու Զմյուռնիան էին, ժամանակի նորամուծությունների պահանջներին համապատասխան զարթոնք ապրեց հայկական դպրոցն ու մամուլը, գիտությունն ու գրականությունը: Բազմաթիվ հայ երիտասարդներ այս ընթացքում կրթություն էին ստանում Եվրոպայում, որտեղից իրենց հետ բերում էին բազմաթիվ նորամուծություններ: Դրանց թվին էր պատկանում նաև թատրոնը, որը խանդավառությամբ ընդունվեց արևմտահայերի կողմից:

Դեռևս 1859 թ. Պոլսի Բերա թաղամասում Սրապիոն Հեքիմեանը, ով հայկական վարժարաններում պարբերաբար ներկայացումներ էր բեմադրում, կարճ ժամանակում թատրոնը վարժարանական սրահներից փոխադրեց պրոֆեսիոնալ բեմ և ձևավորեց առաջին արևմտահայ կանոնավոր թատրոնը`«Արևելյան թատրոնը»: Չնայած իր ունեցած կարճատև կյանքին, «Արևելյան թատրոնը» մեծ հաջողություններ ունեցավ: Արևմտահայ բեմի լավագույն դերասանները` Էքչեան, Ֆասուլեաճեան, Մնակեան, Պենկլեան, Թրեանց, Աճէմեան, Արուսեակ և այլոք` որպես հմուտ դերասաններ կազմավորվեցին հենց այս թատրոնում:

Ս. Հեքիմեանի «Արևելյան թատրոնում» բեմադրած մի շարք գործերում որպես սկսնակ դերասան խաղացել է նաև Հակոբ Վարդովեանը, ով, ճիշտ է, չէր փայլում դերասանական տաղանդով, սակայն հետագայում դարձավ թուրքական թատրոնի հիմնադիրն ու զարգացնողը: «Արևելյան թատրոնի» փակվելուց հետո Վարդովյանը մի քանի երիտասարդների հետ խումբ կազմեց և, վարձելով Կէդիկ Փաշայի կրկեսը, 1867թ. այն վերածեց թատրոնի: Կարճ ժամանակում Վարդովյանի թատրոնը մեծ համբավ ձեռք բերեց: Կազմակերպելով շրջիկ ներկայացումներ Կ.Պոլսի արվարձաններում` Սկյութարում, Գատը-Գյուղում, Բերայում, նրան հաջողվեց գրավել Պոլսի հասարակության ուշադրությունն ու համակրանքը:

Մինչև Վարդովեանի «Օսմանյան թատրոնը» ոչ ոք չէր փորձել թուրքերեն լեզվով ներկայացումներ բեմադրել: Առաջին անգամ 1869թ. Կէդիկ Փաշայի թատրոնի բեմում թուրքերենով նա բեմականացրեց «Ցեզար Բորջիա» պիեսը: Այս քայլին դիմելու համար Վարդովեանը երկու կարևոր պատճառ ուներ` մի կողմից թատերախումբը հայտնվելու էր թուրք հեղինակավոր մարդկանց հովանավորության տակ, մյուս կողմից թուրք հանդիսատեսին կապելով թատրոնի հետ` ապահովելու էր լրացուցիչ եկամտի աղբյուր: Նրա երկու հաշվարկներն էլ ճիշտ դուրս եկան: Կ.Պոլսում միայն Վարդովեանի թատրոնին իրավունք վերապահվեց կրելու «Օսմանյան Թատրոն» անվանումը, և նրա ձեռք բերած այս մենաշնորհը պահպանվեց թատրոնի գոյատևման շուրջ տաս տարիների ընթացքում: Վարդովեանի թատրոնի ներկայացումները միշտ անցնում էին լեցուն դահլիճներում, ինչն էլ հնարավորություն էր տալիս նրան բարձր հոնորարներ տալ իր դերասաններին:

Արդեն 1870-ականներին «Օսմանյան թատրոնը» այնպիսի հաջողությունների էր հասել, որ կարող էր մրցել ժամանակի լավագույն եվրոպական բեմերի հետ: Երբ 1876թ. Մեծ Բրիտանիայի ապագա վարչապետ Սոլսբերին դիվանագիտական հատուկ առաքելությամբ ժամանեց Կ.Պոլիս, Վարդովեանի թատերախումբը Կէդիկ Փաշայի թատրոնում երեք ներկայացումներ տվեց, որոնց ներկա գտնվեցին կայսերական ավագանին և անգլիացի դիվանագետն ու իր ուղեկիցները: Այս հանգամանքը վկայում է այն մասին, թե որքան կարևոր էր այս թատրոնի դերը Օսմանյան կայսրության մայրաքաղաքում:

«Վարդովյան» կամ այսպես կոչված «Օսմանյան թատրոնի» կազմալուծումը տեղի ունեցավ այն բանից հետո, երբ Աբդուլ Համիդը հրամայեց մեկ օրում հիմնահատակ քանդել թատրոնի շենքը: Պատճառն Ահմեդ Միդհատի «Չերքեզ Էոզդենները» ներկայացումն էր, որը սուլթանի չերքեզ թիկնապահների մեջ մեծ վեճի առիթ էր տվել: Պալատի ներքին խաղաղությունը վերականգնելու համար Աբդուլ Համիդը այլ միջոց չէր գտել. նա հրամայել էր քանդել թատրոնի շենքը և ցրել թատերախումբը:

Թուրքական դասական դրամատուրգիայի բուռն զարգացումը զուգադիպեց Վարդովեանի ջանքերով ստեղծված «Օսմանյան թատրոնի» գործունեության հետ: Եթե թատրոնը սկզբնական շրջանում բեմադրում էր թարգմանություններ, ապա հետագայում Վարդովյանի պատվերով և քաջալերանքով բազմաթիվ թուրք հեղինակներ սկսեցին պիեսներ գրել այս թատրոնի համար, որոնց թիվը կարճ ժամանակում անցավ հարյուրից: Դրանց շարքում էին ժամանակի թուրք դասական բոլոր հեղինակների գործերը, ինչպես օրինակ Նամըք Քեմալի «Վաթան կամ Սիլիստրան», «Խեղճ երեխան», Աքըֆ բեյի «Գյուլնիհարը» Ահմեդ Միդհատի «Չերքեզ Էոզդենները», Շեմսեդդին Սամիի «Բեսան», Աբդյուլ Հակ Համիդի «Հնդկուհին», Էպու Զիա Թեֆիկի «Արկածամահը» Ռիջաիզադե Էքրեմի «Վուսլուաթը», Մանաստրըլ Մեհմեդ Ռիֆատի ստեղծագործությունները, Հասան Բեդրեդդինի քսանից ավելի փոխադրություններն ու մի քանի ինքնուրույն գործեր, Ահմեդ Վեֆիկ փաշայի Մոլիերից կատարած թարգմանություններից մի քանիսը, Ալի Հայդար բեյի «Արսասը» և այլ գործեր:

Ռուդոլֆ Թալասոն, ով հանդիսացել է Վարդովեանի ժամանակակիցը և գրել է թուրքական թատրոնի պատմությունը, «Օսմանյան թատրոնի» տասնամյա գործունեությունը համարում է թուրքական թատրոնի ամենափայլուն շրջանը: Ահմեդ Ֆեհիմը (1856- 1930թթ), ով համարվում է թուրք առաջին դերասանը և հիսուն տարի հանդիսացել է թուրքական թատրոնի աչքի ընկնող դեմքերից մեկը` թե որպես դերասան ու ռեժիսոր, թե որպես թատերախմբի ղեկավար, իր բեմական առաջին քայլերը 1876թ. կատարել է Հակոբ Վարդովեանի «Օսմանյան թատրոնում»: Այստեղ նրա առաջին ուսուցիչը եղել է Թովմաս Ֆասուլաճեանը: Վարդովյանի թատերախմբի քայքայումից հետո նա Ֆասուլաճեանի հետ մեկնում է Բուրսա, ուր շարունակում է իր գործունեությունը դարձյալ հայ արվեստասերների շրջանում: Ավելի ուշ, իր հուշերում նա շատ բարձր է գնահատել Վարդովեանի թատրոնի դերն ու առաքելությունը` այն համարելով առաջին թուրքական պրոֆեսիոնալ թատրոնը:

Թուրքական թատրոնի մեկ այլ պատմաբան` Մեթին Անդը, Վարդովեանի թատրոնին անդրադառնալիս նշում է, որ վերջինս այնքան պրոֆեսիոնալ մակարդակի թատերախումբ ուներ, որի նմանը չի ստեղծվել անգամ 1908 թ. Օսմանյան սահմանադրության վերահաստատումից հետո:

Այսպիսով, հայերը մեծ դեր են ունեցել թուրքական թատրոնի հիմնադրման և զարգացման գործում, և այս հանգամանքը գնահատվել է թե հայ և թե թուրք թատերագետների ու թատրոնի պատմաբանների կողմից:

[1] Bu kısa makale Ermenistan’daki Soykırım Müzesi ve Enstitüsü’nce yayınlanan elektronik bültenin 3. Cilt, 3. Sayısından alınmıştır.

[2] Anna Aleksanyan Ermenistan’daki Soykırım Müzesi ve Enstitüsü’nde araştırmacıdır.