ÖGRENCILIK YILLARINDA BULUSTUKLARI BOGAZIÇI ÜNIVERSITESI’NDEN MEZUN OLDUKTAN SONRA DA TIYATRO, MÜZIK VE DANS FAALIYETLERINI SÜRDÜRMEYI HEDEFLEYENLERIN OLUSTURDUGU BOGAZIÇI GÖSTERI SANATLARI TOPLULUGU’NUN DANS VE MÜZIK BIRIMI, “GÜN DOGUYOR” ADLI GÖSTERILERIYLE SAHNEDE. TURNALAR ESLIGINDE, YASADIGIMIZ TOPRAKLARIN ETNIK VE KÜLTÜREL ÇESITLILIGINE, IÇERIDEN VE IÇTEN BIR BAKIS…

Ilkokulda, tahtaya asilmis büyük siyasi haritanin üzerinde, elini kirmizilarla çizilmis sinirlarin üzerinde gezdirerek, hafif gurur oksayici, hafif de temkinli olmamizi salik veren bir tonlamayla ögretmisti ögretmenimiz, yasadigimiz topraklarin haiz oldugu “jeopolitik” önemi. Öyle bir kara parçasiydi ki bu, insanlik tarihi boyunca uygarliklarin besigi olmus, nice kültüre ev sahipligi yapmis, üzerinde kaç dilde sarkilar söylenmis, dans edilmisti. Hâlâ da herkesin gözü bu topraklarin üzerindeydi. Derslerimizi çalistik, siniflarimizi geçtik, büyüdük. Mesrebimize göre farkli cümleler kurduk “mozaigimize” dair; kurarken de temkinli olmayi ögrendik bu arada. O etnik renklilik, o çok dilli nakarat, tahtaya asilmis büyük siyasi haritanin gerisinde bir fon olarak güzeldi çünkü; böylesi güvenliydi.

“Gün Doguyor”, Bogaziçi Gösteri Sanatlari Toplulugu (BGST) Dansçilari’nin, Anadolu ve çevresindeki yerel kültür çesitliligi üzerine kafa yoran dans-müzik gösterisinin ismi. BGST, farkli kulüp faaliyetlerini mezuniyet sonrasina da tasimayi amaçlayan bir avuç yeni mezun tarafindan 1995 yilinda seklini almis. BGST’nin çatisi altinda, dans biriminin disinda, Tiyatro Bogaziçi isimli tiyatro grubu, “Kardes Türküler”, “Mare Nostrum”, “45”lik Sarkilar” isimli müzik topluluklari bariniyor. Son yillarda tüm dünyada esen “küresele karsi yerel” rüzgarinin Türkiye’de de yarattigi popüler esinti sayesinde, albüm satislari azimsanmayacak rakamlara ulasan “Kardes Türküler”in adini duymus olmaniz muhtemel. En kötü ihtimalle, izlemeyenin neredeyse linç tehlikesi tasidigi “Vizontele” adli filmin müziklerinden kulak asinaliginiz vardir. Bahsedecegimiz gösterinin kahramanlarina gelirsek… “Gün Doguyor”da yer alan yirmiye yakin dansçinin geçmisinde ögrencilik yillarinda birer parçasi olduklari Bogaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü (BÜFK) yer aliyor. Onun öncesinde ise, ilkögretim ve lise yillarinin baslica sosyal faaliyetlerinden “folklöre” bulasmis olan da var, modern dans egitimi almis ya da jimnastikçi olan da. Topluluk birlikteliklerini “Bogaziçili” olmak üzerine degil, bulustuklari Bogaziçi Üniversitesi’ni ortak bir adres belleyip, ögrencilik yillari sirasinda basladiklari, egemen “milli dans” anlayisina dair tartismalar üzerine kurmus. Zamaninda BGST’nin diger birimlerine türlü sekilde destek vermis olsalar da, “Gün Doguyor” BGST Dansçilari’nin ilk gösterisi. Fikrin dogum tarihi 90’li yillarin basina rastliyor oysa. Düsünün, güneydogu nasil “olaganüstü” durumlara girdi bu süreç içinde; “Sultans of the Dance” bile yok daha ortada!

Müziklerini, hâlâ içlerine sinen bir isim bulamadiklari, Kardes Türküler’in “kardesi” bir grubun gerçeklestirdigi “Gün Doguyor”da, dans akisi “turnalar” imgesiyle saglanmis. Dünya siyasi haritasinin tarih boyunca en sik degisen köselerinden biri olan Balkanlar’dan uçmaya baslayan dört turna, önce bir dügün meydanina konuyor. Türkçe, Sirpça ve Çingenece sarkilar esliginde gelinle damat salinarak geliyor, halaylar çekiliyor, içilip bir güzel sarhos olunuyor. Doguya süzülen turnalar, Rumca bir göç sarkisini dinliyorlar bu kez. Doguya dogru uçtukça kanatlarinin altinda çalisan, çalistikça terleyen, çalistikça yorulan insanlar görüyorlar. Ermenice, Türkçe ve Kürtçe ezgilerin birbirine karistigi bir “Sira Gecesine” katiliyorlar. Daha doguda savas var, isyan var. Turnalar umutla bitiriyorlar yolculuklarini. Gösteri boyunca dans ve müzige koltuk çikan dia gösterisinin son karesi, Yunanca, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe yazilmis “Gün Doguyor” cümlesi oluyor.

Muhteviyatlari geregi ister istemez karsilastirildiklari, herhalde Ortaçag’dan beri o tuhaf, egzotik, gizemli ve çok renkli “Dogu”yu kesfe çikan Ingiliz oryantalistlerine bir gönderme yüzünden ismi Ingilizce olan “Sultans of the Dance”ten bes on metre ayirmak gerekiyor “Gün Doguyor”u. Bir kere bu dev bir prodüksiyon degil, kimi figürler de Bati’ya dönük vitrinde güzel görünsün diye degistirilmemis. Yerel danslarla ilgilenenlerin bitip tükenmez tartismasi “otantiklik” ve “dogru dans” çerçevesinde, BGST Dansçilari’nin “yorumundan” söz edeceksek eger, bunu gündüzleri ögretmen, dergici, bilgisayar yazilimcisi ya da altin tüccari olup (gerçekten de bu islerle mesguller), aksamlari bulustuklarinda yaptiklari teorik tartismalara, postmodern okumalara vermek gerekiyor. Elde var bir kabul ettikleri “kültür degiskendir” cümlesi, ayaklarindaki spor ayakkabilariyla, saçlarina günün modasi kizil gölgeler atilmis dansçi kizlarin, belki Ermeni bir ninenin görse “öyle olmaz” diyecegi el figürleriyle, sahne arka duvarinda akan dia gösterisiyle kendi kendini dogruluyor. Zaten “Gün Doguyor” için seçilecek en anlamli sifatin “samimi” olmasi da, 2003 yilinda olduklarini ve 2003’e gelene kadar o topraklarda neler yasandigini unutmamalarindan ileri geliyor. Sahtekâr, ama sik ve hijyenik bir kolaj degil yani. Gise hasilatina bakinca “Sultans of the Dance” seyirciyle samimi olmayi basarmis diyebiliriz, ama “mozaige” dair kendi mesrebimize göre bir cümle kuracaksak, tek tek o mozaigi olusturan taslarla iliskimizin ne kadar samimi oldugu daha önemli kanimizca.

Birtakim “showland”lerle anlasma yapmadiklarindan “Gün Doguyor”un gösteri programini su an veremiyoruz sizlere. Bogaziçi Üniversitesi bünyesinde sik araliklarla sahneye çikacaklarinin, birtakim festivallere katilacaklarinin haberini vermis olalim. Ara sira www.bgst.org sitesine bir göz atin ya da isterseniz 0212 287 02 32 / 134-135 nolu telefonlardan bilgi alin, artik gerisi size kalmis.

Türkish Time Dergisi – 12.Sayı – Ocak 2003