Öğretmen (Edebiyat) / Mardin Fen Lisesi / Mustafa Ökmen: Sizleri Moliere Efendi adlı oyunla Mardin’de öğrencilerimle birlikte izleme fırsatım oldu.Öncelikle şunu söylemeliyim ki bütün öğrenciler oyundan çok etkilenmişti.Özellikle daha önce Cimri adlı oyunda oynayan öğrencilerimin değerlendirmeleri gerçekten de çok hoştu. Oyun boyunca birçok karakteri her birinizin hiç teklemeden ayrı ayrı yansıtabilmesi gerçekten de etkileyiciydi. Her birinizin seslerinizi karakterle uygun biçimde sürekli ayarlayabiliyor olmanız ve akrobasi ile tiyatroyu bir arada götürebilmeniz takdire şayandı. Sizleri şehrimizde yeniden görmek bizi mutlu kılacaktır. Lütfen bizi yakın illere geldiğinizde haberdar edin. Teşekkürler! Perdeniz hiç kapanmasın! 

Öğrenci (12. Sınıf-MF) / Körfez Atatürk Anadolu Lisesi / Nusret Öztürk: Ben oyundan çok zevk aldım. Bana oyundan önce Molière kim diye sorsalar kafamda soru işaretleri oluşurdu. Cevap veremezdim. Ama bu oyunu izlerken hem eğlendim hem de önemli bir kişinin yaşamını ve azmini öğrenmiş oldum. Ben tiyatrodan pek anlamam hatta bu gittiğim 3.tiyatroydu. Ama en zevk aldığım oyunlardan biriydi. Oyun içinde bilinmeyen kelimelerin cümlelerin kullanılması bu konu hakkında araştırma yapmamı sağladı. Sonuç olarak güzeldi. Hepinize teşekkür ederim.

Öğrenci (5. Sınıf) / Sude Alkaya: Bence oyun çok eğlenceliydi çok güldük. Oyun 1600’lerde doğan Molière hakkındaydı. Moliere’in annesi, Molière 10 yaşındayken ölmüştür. Moliere’in babası ticaret işindeydi. Moliere’e tiyatroyu dedesi göstermişti. Oyun Moliere’in başından geçenleri anlatıyordu. Tiyatroya ilk kez bir gezici grupla başladı. Israrla hep trajedi oynamak istiyordu ama gruptakilerin ısrarıyla komediye başladı.

Öğrenci / Mardin Fen Lisesi / Şeyda Betü Ekin: Oynadığınız oyun gerçekten etkileyiciydi. Yapılan esprilerin konuları eski zamanlarla günümüzün karışımı şeklinde olduğundan oyundaki enerjinin hiç azalmadığını gördüm. Akrobatik hareketlerden tutun oyuncuların jest ve mimiklerine kadar her şey çok etkileyiciydi. Bir tiyatro sever olarak gerçekten sizi tebrik ediyorum. Başarılar…

Öğrenci (9.Sınıf) : Günlerden 3 Kasım Salı’ydı. Hepimiz öğleden sonraki tiyatroyu bekliyorduk. Heyecandan bin bir türlü hal alıyorduk ki o an geldi ve oyun başladı. Bütün salon gürültüden yıkılırken ortalık bir anda sessizliğe büründü. Boğaziçi tiyatro Topluluğu’nun sergilediği “Molière Efendi’nin Hayatı” adlı oyunun sonunda bütün seyirciler oyunu beğenmiş gibiydiler, hatta gibi değil öyleydiler. Oyun Molière Efendi üzerine kurulmuştu. Belki oyunu bilmeyenler olabilir, ben yine de sizlere bir kez daha açıklayayım: Molière sarayın döşemelerini yapan bir mobilyacının oğluydu. Paris’in en iyi okullarından Collège de Clermont’da öğrenim gördü. 

Molière onun sahne adıydı. Bir sürü oyun oynadı, ilk yazdıkları trajedi oyunlarıydı. Molière trajedide ısrarlıydı ama halk zaten trajedinin tam içinde olduğundan trajedi ile ilgilenmiyordu. Arkadaşlarının ısrarlarına daha fazla dayanamayıp trajedi yazan ve oynayan Molière, istemeyerek de olsa komedi tarzına döndü. Molière komedi tarzına geçmekle hiç hata yapmamış hatta üstüne üstelik kraldan övgüler almıştı. Ta ki Molière’in oyunlarından biri ceza alana kadar. Bu cezayı kral vermişti, çünkü anlamsız, bir o kadar da ayıp kelime ve cümleler vardı.Bu ceza tam tamına 4 yıl sürdü. Tabii Molière bu sırada yaşlanmıştı. Tam ceza bitti diye sevinip arkadaşları ile bunu kutlarken sahnede aniden öldü ve oyun bitti. Oyun bitmişti ama seyircilerin alkışları o kadar yüksekti ki, duyan tiyatro değil maç izleniyor zannederdi.Bize bu oyunu izleme şansı verdikleri için okulumuza ve ilgili öğretmenlerime teşekkür ederim.

Öğrenci (11. sınıf) / Damla Mungan : Bugün okulumuza gelen Tiyatro Boğaziçi Ekibinin oynadığı tiyatro çok hoşuma gitti. Çok güzel, eğlenceli, izleyenleri kahkahaya boğan bu komedi senaryolu tiyatro, izleyiciyi güldürmenin yanı sıra bir de onlara o dönemde yaşayan insanların yaşayış biçimlerinden de (yani dönemin sosyal ve siyasi hayatı) bahsediyordu. Benim çok beğendiğim ve severek izlediğim bir tiyatroydu. Tiyatroyu okula getirenlere de çok teşekkür ederim. Çok iyi düşünmüşler. Çok eğlenceli bir saat geçirdik. Devamının gelmesini çok isterim.

Öğrenci (11. sınıf) / Batuhan Özmen : Okulun sıradan bir günüydü o gün. Yedinci saate kadar. Öğle yemeğinden sonra ders başladı. Sınıfa gelen fizik öğretmenimiz bizi konferans salonuna Moliere Efendi adlı tiyatroyu izlemeye çıkardı. 

Sessizlik içinde perde açıldı. Sahnede Moliere’in doğumunu anlatan bir bölüm vardı. Müzik eşliğindeki hareketli bölümde amaç izleyenlere oyuncuları ve gülünçlüğü öne çıkarmaktı. Moliere doğdu. Annesiyle çeşitli oyunlar oynamaya başlamıştı henüz çocukken. Ancak annesiyle oynadığı oyunlar çok uzun sürmedi. Çünkü kısa bir süre sonra annesi hakkın rahmetine kavuşmuştu. Ama Moliere’in annesinin babası, yani dedesi ona çok iyi bir arkadaş olmuştu. Ona değişik hikayeler anlatıyor, onu mutlu etmek için her şeye katlanıyordu. Bir gün Moliere’i alıp panayır alanının yolunu tuttu. Bu panayır belki de Moliere’in hayatına yön veren bir geziydi. Moliere gittiği panayırda çeşitli etkinlikleri izledi, çok hoşlandı. Kim bilir belki de o anda başladı tiyatrocu olma isteği. 

Zaman böyle akıp geçti. Moliere’in dedesinin yeri artık büyük evlerinin geniş salonu olmuştu. Moliere dedesini özlüyordu. Onu çok seven babasını artık doğru görmüyordu. Çünkü biricik babası onun bir ticaret adamı olmasını istiyordu. Fakat Moliere’in içindeki tiyatrocu olma isteği bir türlü dinmiyordu. 

Bir gün cesaretini topladı ve babasının karşısına çıktı. Mesleki eğitiminin tiyatro olduğunu söyledi. Babası çok sinirlendi. Oğluna resti çekmek zorundaydı. Ve çekti: “Ya tüccar olursun ya da bu evden çeker gidersin” Moliere boynu bükük bir şekilde evden ayrıldı. Ama sonuçta baba yüreği dayanamadı. Moliere’in sansür gördüğü ve hapse düştüğü dönemde yine o yardım etti. 

Moliere beş kişilik kumpanyası ile yollara düştü. Köy köy, mezra mezra, kent kent gezdi. Çeşitli trajedi oyunları oynadı. Performansı fena olmamasına rağmen pek ilgi görmüyordu. Düşünüp taşınan Moliere ekibi sorunu buldu. Trajedi türü tiyatrodan vazgeçip komedi türüne merhaba demişlerdi. Komedi fena gelmemişti yerel yerleşime. Günden güne izleyici kitlesi artıyor, halk mutlu oluyordu. 

Moliere’in hayatı ikinci kez yön almıştı. Moliere’in oyunları kralın kulağına gimişti. Kralın Moliere konusundaki düşünceleri çok da kötü değildi. Bir gün Moliere’e kendi ile ilgili bir tiyatro oynamasını istedi. Moliere kralın kızmayacağı bir tiyatro çeşidini kullandı. Kralın desteğini arkasına ala Moliere sonradan görmelerle dalga geçmişti. Yalnız oynadığı oyunlar ona yeterli gelmiyor cesareti ona din adamlarıyla dalga geçerek ve eleştirerek yazdığı oyunu oynaması gerektiğini söylüyordu. Bir gün krala çıktı ve oyunu sergilemek istediğini söyledi. Kral bunun o günkü siyasi imkanla gerçekleşemeyeceğini söyledi. Moliere kralın karşısından boynu bükük ayrıldı. Oyunlarına devam etti. 

Yıllar geçti. Din adamlarını konu alan oyununa kral izin vermişti. Moliere bu oyunu da oynadı. Ve başka bir komediye hazırlık yaptı. 

O gün büyük gündü tiyatroyu oynamak için sahneye çıktı. Bu onun son komedisi ve son tiyatrosyudu. Onun sahnesine sıra geldiğinde Moliere aniden yere yığıldı. Şaşkın olan izleyiciler bunun bir şaka olduğunu sandı ancak değildi. Moliere bir daha hiç kalkmamak üzere çok sevdiği sahnede can vermişti. 

Tiyatronun acı ve anlamlı sahnesini tüm salon ayakta alkışladı. Öğrenciler için yararlı olan bu gösteri tiyatro izleme alışkanlığımızı arttırdı.