Üç kantonda inşa zamanı
Dört parçaya ayrılmış Kürdistan’ın en küçük parçası olan Rojava, bugün özgürlüğe diğer parçalara göre bir adım önde. Rojava Demokratik Özerk Yönetimi, Rojava’yı Efrîn, Kobanê ve Cizîr kantonlarına ayırdı. Şimdi her kantonda inşa zamanı…
‘Yeşil Altın’ın diyarı
Dört parçaya ayrılmış Kürdistan’ın en küçük parçası olan Rojava; Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifleri doğrultusunda diğer halklarla birlikte adım adım özgürlüğe yürüyor. Demokratik Özerkliğin ilanından sonra 3 kantona ayrılan Rojava’da, en büyük kanton Cizîr kantonu. İdari olarak 14 vilayete ayrılan Suriye’de hiçbir Kürt kenti il statüsüne sahip değil. Rejimin idari statüsüne göre Cizîr kantonunun içerisinde yer alan kentlerin tümü; (Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê, Qamişlo, Amûdê, Dirbêsiyê, Serêkaniyê ve Til Temir) Hesekê’ye bağlı. Kobanê ve Efrîn bölgeleri de Halep vilayetine bağlı. Hesekê ise rejimin askeri üssü. Suriye’nin idari yapılanmasının belirlenmesinde askeri üsler belirleyici oluyor.
Efrîn Kantonu
Rojava’nın en batısında Halep’e bağlı Efrîn (diğer adıyla Çiyayê Kurmênc) yer alıyor. Efrîn’in kelime anlamının ise Kürtçe’de yaratmak anlamına gelen “afirandin, afirîn” kelimesinden türetildiği belirtiliyor. Halep’e yaklaşık olarak 63 kilometre uzaklıkta bulunan ve Serxet’te de Kîlîs’e komşu olan Efrîn’in; Cinderês, Mabeta, Reco, Şiyê, Bilbilê ve Şera gibi ilçeleri var. Efrîn’de Kürtler; Êzidîler, Araplar ve Ermeniler birlikte yaşıyor. 400’e yakın köyün bağlı oduğu Efrîn, coğrafi olarak Rojava’nın diğer kentlerine benzemiyor. Dağlık bir araziye sahip olan Efrîn’de platolar geniş yer kaplıyor. Efrîn’in en yüksek dağı; 1200 metre ile Çiyayê Hawarê dağıdır.
Bölgenin diğer dağları ise Amkan, Şikakan, Xastiyan ve Lêlûn dağlarıdır. Xastiyan ve Lêlûn dağları arasında bulunan Deşta Cûme (Cûme ovası) ise tarih boyunca bereketli topraklarıyla kültürlere beşiklik etmiş, bu coğrafyada yaşayanlardan şefkatini ve bereketini esirgememiştir. Efrîn’in merkezinden geçen Efrîn Nehri; Antakya yakınlarında Asi Nehri ile birleştikten sonra Akdeniz’e dökülüyor. Nehrin geçtiği güzergahlarda yapılan sulama kanalları coğrafyaya hayat veriyor.
Kültürlerini yaşıyorlar
Efrîn’de Kürt Özgürlük Hareketi’nin kök salmasıyla beraber aşiret ve aşiretçilik ulusal bir forma bürünse de; kültürel olarak aşiret formu hala varlığını koruyor. Efrîn’de birçok Kürt aşireti bulunuyor. Bunlardan en çok bilinenleri; Amkan (Amkî), Biyan (Biyî), Şêxiyan (Şêxî), Xastiyan (Xastî), Cûmiyan (Cûmî), Şikakan (Şikakî, Robaran (Robarî), Hevêdî (Hevêrkî), Dimiliyan ve Behdînan aşiretleridir. Efrîn aynı zamanda birçok dengbêj ve kültür insanının yetiştiği kent olma özelliğine de sahip. Hemûş Korik, Ibramê Bêsnî, Cemîl Horo, Hesnazî, Reşîdê Memcûcanê ve Elî Tico bu coğrafyanın yetiştirdiği önemli dengbêjlerdir.
En fazla göç alan yer
Efrîn, rejimin elinden kurtarıldıktan sonra Suriye’nin Halep, Deraa, Humus, İdlib, Hama ve Reqa gibi kentlerinde iç savaş derinleşince yoğun göç aldı. Halep Efrîn’in yanı başında bir kent. Bu nedenle Efrîn diğer kentlere oranla yaşanan savaştan kaçıp gelenleri en fazla barındıran yerlerden biri haline gelmiş. Nahiyelerinin nüfusu ikiye hatta üçe katlanmış durumda. Ezzaz kasabasında çatışmalar yoğunlaştıktan sonra o bölgede yaşayan Türkmenler, Efrîn’in Şera ve Şêrawa ilçelerine yerleşiyor. Göçlerle beraber Efrîn’in kültürel çeşitliliği de artıyor.
Demirci Kawa’nın izindeler
Efrîn Kürt halk mücadelesinde çok önemli yere sahip Rojava kentlerinin başındadır. Kürt yurtseverliğinin zirvede yaşandığı Efrîn’de, Kürt Özgürlük Hareketi’nin alanda örgütlenmesiyle; en fazla katılımın olduğu yer olmuştur. Rojava Devrimi başladıktan sonra Efrîn halkı, 20 Temmuz 2012 tarihinde rejim güçlerini bölgeden çıkardı ve yönetime el koydu. Yönetime el konulduktan sonra da Kawa’nın Dehaq’ı yendikten sonra ‘kesk, sor û zer’ peştemalini kalenin surlarından sarkıtmasına nazire yaparcasına; Efrîn halkı da ilham aldığı ulusal simgenin heykelini Halep’e giden dörtyola dikti.
Zengin bir tarihsel geçmiş
Geniş ovalarında milyonlarca zeytin ağacı bulunan Efrîn, zeytinleriyle meşhur. Efrîn’de halkın “yeşil altın” dediği zeytin ağaçları kentin dört tarafını sarıyor. Bölgede milyonlarca zeytin ağacı bulunuyor. Zeytin ağaçlarının simetrik dizilişi ise bölgeye ayrı bir güzellik katmakta. Efrînlilerin çoğunluğu zeytincilik yapmaktadır. Efrîn’de birçok zeytin fabrikası bulunuyor. Zeytin, zeytinyağı ve sabun bölgenin başlıca geçim kaynağını oluşturmakta. Daha önce üzüm bağlarıyla bilinen Efrîn’de şimdilerde sadece belli başlı ilçe ve köylerinde bağcılık yapılıyor. Nar, elma, erik, kiraz, ceviz, badem, kayısı, incir, armut ve dut gibi meyve ağaçları da bölgede yoğunca dikilmekte ve ürün alınmakta. Bunların dışında da buğday, arpa, mısır, susam, mercimek, nohut, tütün, pamuk ekiliyor. Diğer taraftan; karpuz, kavun, domates, patlıcan, soğan, sarımsak, salatalık, kabak, yeşil lahana, biber, turp ve fasulye de bölge sakinleri tarafından ekilmekte.
Tarihi mekanlar
Efrîn, proto-Kürt olarak yani Kürtlerin ilk ataları olarak adlandırılan Huri medeniyetine ve daha sonra da Mitanilere beşiklik etmiş bir coğrafya. Tarihi kaynaklar Şera kasabasındaki Amer Simo köyünde bulunan Nebi Huri adıyla bilinen kalenin Hurilerden kalma olduğunu söylüyor. Kaledeki amfi tiyatro, sulama kanalları, büyük salonların olması; yüksek bir medeniyetin izlerini olduğunu gösteriyor. Efrîn’in Cinderês ilçesinde de sırasıyla Mitanni, İskender ve Roma döneminin kalıntılarına rastlamak mümkün. Cinerês’te bu üç uygarlıktan kalma sayısızca esere rastlamak mümkün. Rivayete göre Cinderês isminin hikayesi ise şöyle: “Cindirês ismi İskender’in komutanlarından birinin isminden geliyor. İskender gelip İskenderun’a karargahını kurduktan sonra Cindirêsus adındaki komutanını buraya gönderiyor. Komutanı gelip Mitannilerin hem yerleşim, hem güvenlik amacıyla yerleştikleri tepenin üzerine karargahını kuruyor. Bu komutan burada yıllarca yaşıyor ve o günden bu yana (şimdi bir nahiye olan) bu yerin adı Cindirês oluyor.” Efrîn yöresindeki bir diğer tarihi yer ise Senean Kalesi’dir. Senean Kalesi de Efrîn’in Şêrava nahiyesine bağlı bir köydedir. Binlerce yıllık tarihi süreç içinde uğranılan sayısız talan, işgal, sömürü, inkar karşı bugün bu devrim yeniden kendi kökleri üzerine inşa ediliyor… Tıpkı bir şiir, bir türkü, sonu gelmemiş bir roman tadında…