“Sonra Kadıköy İskelesi’ne yorgun argın varıp oradaki kanepelerde uzun zaman oturdum. Ahbaplar geçti. Onlar beni görmemezlikten geleceklerine ben görmemezlikten geldim. Yine cıgaramı yaktım… Baktım durdum insanların yüzüne. Hani hikâye yazmak, onlara dair düşünmek için sanma! Sevmek için. Yüzlerine bakarak sevmek için.”1

Sait Faik’in, sevmek üzere kanepesinden izlediği Kadıköylü yüzler, “meraklı, düşünceli, perişan, aceleci, birbirini bulmaya çalışan koca bir âlem” içinde gidip gidip geliyordu. Tam da bugün olduğu gibi…

Yüzyıllar boyunca birbirinden çeşitli insanları, kimlikleri, mekânlarıyla dikkat çekici bir “buluşma” merkezi olan; hem İstanbullu hem Anadolulu bir kültüre ev sahipliği yapan; edebiyattan müziğe, tiyatrodan eğlenceye, spordan gastronomiye çok geniş bir renk yelpazesine sahip Kadıköy, iskelesi, garı, çarşısı, çayırları, meşk ortamları, inanç merkezleriyle hâlâ önemli ve koca bir âlemi temsil ediyor.

On dokuzuncu yüzyılda 800 haneden ibaret bir balıkçı köyü iken, özellikle Haydarpaşa Garı’nın inşasını takiben hızlanan kentleşme serüveniyle birlikte kalabalıklaşan ve günümüzde nüfusu yarım milyonu geçen bir ilçe olarak, hiç şüphesiz yaşadığımız coğrafyadaki ‘‘kentleşme’’ süreçlerini ele alan çalışmalar için de çok önemli bir kaynak niteliğinde.

Nüfus bileşenlerinin hep büyük bir çeşitlilik (Rum, Ermeni, Sefarad, Levanten, Türk, Laz, Kürt, Azeri, Gürcü, Çerkes, Boşnak, Bulgar…) arz etmesi ve bu çeşitliliğin, günümüze dek uzanan kültürel çoğulcu bir iklime zemin hazırlaması, “Kadıköy’ün Sesleri” adını verdiğimiz işte bu eğitim-araştırma çalışmamızın da temelini oluşturuyor.

Kültürel çoğulcu “Kardeş Türküler” konsepti çerçevesinde başlattığımız “Kadıköy’ün Sesleri”, İstanbul’un Kadıköy ilçesindeki gündelik yaşamı ve kültürel/sosyal manzarayı, bölgenin akustik çehresinden hareketle seçilecek sembolik mekânlar, hikâyeler, karakterler, vb. üzerinden yorumlamayı; bölgeye ait kültürel belleğin çoğulcu bir perspektifle hatırlanmasına ve yeniden inşasına katkıda bulunmayı; bölgeyi betimleyen çeşitli temalar çerçevesinde yapılacak araştırmalar ve bu araştırmalardan hareketle oluşturulacak ses haritası eşliğinde, sanatsal anlamda deneysel yaklaşımlar geliştirmeyi ve çalışma çıktılarını belirli bir takvim üzerinden kamuoyuyla paylaşmayı hedefleyen, katılıma açık bir eğitim-araştırma projesi olarak tanımlanabilir.

Hatırlamayı, hatırlatma çabası kadar günü yorumlamayı ve geleceğe dönük çıkarsamalar yapmayı da hedeflediğimiz bu çalışmamızın, konusu Kadıköy kadar zengin ve güzel buluşmalara kapı açmasını umuyoruz. Çalışma süreci boyunca elde ettiğimiz kültürel-sanatsal birikimleri, kaynakları, gözlemleri, katıldığımız sunumları, tanıdığımız yeni insanları ve hikâyeleri bu dosya aracılığıyla sizlerle paylaşmak ve katkılarınızla “Kadıköy’ün Sesleri”ni daha da büyütmek ise en büyük dileğimiz…

Dosya içeriğine buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

1 Sait Faik Abasıyanık, Havada Bulut, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2010.