Streaming piyasası, yapay zekanın sanat-edebiyat alanına etkileri, edebiyat alanında yaşanan sansür ve yasaklamalar ve deprem bölgelerindeki kültürel faaliyetler bu ay öne çıkan gündemler arasındaydı. Dönemin haberlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Streaming piyasası

Uluslararası Fonografi Endüstrisi Birliği (IFPI) 2023 Küresel Müzik Raporu’nu yayınladı. Kayıtlı müzik endüstrisinin, müzik eserlerinin ana kayıtlarını ürettirerek ticarete koyan plak şirketlerinin küresel birliği olan IFPI üyeleri streaming piyasasının gidişatını yönlendirme gücüne sahipler. Dünyadaki her plak şirketi ve kayıtlı eser IFPI çatısı altında temsil edilmese de IFPI tarafından yayınlanan rapor dünyada ticaret statüsünde yer alan tüm kayıtlı eserlere dair verileri içeriyor.

Kayıtlı müzik endüstrisi ve ekonomisi, 2022’de yüzde 9 oranında ve üst üste 8. senede de büyüyerek küresel cirosunu 26,2 milyar dolara yükseltti. Bu büyümede, küresel cironun yüzde 67’sini teşkil eden streaming modelinden gelen gelirler başı çekiyor. Bu model içerisindeki ücretli abonelikler de yüzde 10,3 oranında büyümüş durumda. En çok gelir getiren sanatçıların başında Taylor Swift geliyor. Onu Takip eden on müzisyenin (BTS, Drake, Bad Bunny, The Weeknd, SEVENTEEN, Stray Kids, Harry Styles, Jay Chou ve Ed Sheeran) hepsinin de erkek olması dikkat çeken ayrıntılardan.

600 milyon ücretli streaming abonesi olan kayıtlı müzik pazarının en büyük on ülkesi sırasıyla A.B.D., Japonya, Birleşik Krallık, Almanya, Çin, Fransa, Güney Kore, Kanada, Brezilya, Avustralya. Bu listenin tepesinde duranlar senelerdir değişmezken Çin, Tencent gibi yerel platformların büyümesiyle Fransa’yı geride bıraktı.

2022’de dünyada en fazla büyüme kaydeden pazarlar henüz gelişmemiş, nispeten bakir ve gelir seviyesi daha düşük coğrafyalarınki oldu. Afrika yüzde 30 seviyelerinde büyüyerek bu alanda lider olurken bu kıtayı yüzde 26 ile Güney Amerika takip etti.

Dünya çapında kültür-sanat hayatında bu kadar belirleyici olan Spotify, Netflix, Disney vs. gibi streaming şirketlerine yönelik manipülasyon eleştirileri de devam ediyor. Yeni ‘arayüzler’le tüketim alışkanlıklarını yönlendirme, film ve dizilerdeki senaryo yazma süreçlerinin aynılaşması, estetik doğruculuğun dayatılması,  yerel tarzların, üslupların hızla yok olması; önümüzde duran büyük sorular. Özellikle yapay zeka mekanizmasının oldukça geliştiği ve belirleyici olmaya başladığı parametreler çağında, ‘moduna göre müzik’ vs gibi arayüz denemeleri ile özgür ulaşım kanalları manipüle ediliyor. Müzik kategorilerinde ‘ulusal diller!’ dışındaki yerel dillere ait müzik kategorilerinin yer almaması da ayrı bir tartışma konusu…

Yapay zekanın sanat-edebiyat alanına etkileri

Yapay zeka (Chat GPT şu sıralar çok popüler) ile artık yazılabiliyor, müzik bestelenebiliyor, tıbbi tavsiye alınabiliyor, ödev yaptırılabiliyor, sohbet edilebiliyor, fikir sorulabiliyor, birçok kişi kendi işini bile yapay zekâya yaptırabiliyor. Hatta kendi başına başka bir ‘edebiyat ürünü’ üretebiliyor, kısa öykü ve kitap yazabiliyor.

Amazon‘un Kindle mağazasında şubat ayı ortasından itibaren ChatGPT‘yi yazar veya ortak yazar olarak listeleyen 200’den fazla e-kitap yeralıyor ve bu sayı her geçen gün artıyor, bu kitaplar satın da alınıyor. Bazı yazarlar bunun gerçekten endişelenmemiz gereken bir şey olduğunu ve bu kitapların piyasayı dolduracağını, sonunda birçok yazarın işsiz kalacağını söylüyor.

Bu durum yapay zekâ ile intihal yapılması, yani orijinal olmayan içeriklerin kullanılmasının yolunu da açıyor. OpenAI,  geçtiğimiz aylarda yapay zekâ tarafından yazılmış metinleri belirlemek için bir araç yayınladı. Bu araç, belirli bir metin parçasının insanlar tarafından mı yoksa bir yapay zeka oluşturucu tarafından mı yazıldığını anlamaya çalışıyor.

Pek çok kişi, insan yaratıcılığını simüle ettiği gerekçesiyle bu zekanın hayatımıza girişini sevindirici bulurken, Noam Chomsky gibi dilbilimciler şüpheci bir tavır sergiliyorlar. Chomsky’ye göre bu zeka, mümkün ile imkansız arasında ayrım yapamaz ve olayların gidişatını tahmin edemez.

Bu yıl ChatGPT‘nin Avustralyalı şarkıcı ve söz yazarı Nick Cave tarzında yazdığı şarkı sözleri Cave’nin kendisi tarafından incelendi.

Bu iğrenç bir şarkı şeklinde yanıt veren Cave, şarkıyı saçmalık ve insan olmanın nasıl olması gerektiğine dair bir alay konusu olarak nitelendirdi.

The Beatles şarkılarının yapımcısı George Martin’in oğlu Giles Martin’in geçen yıl bu dörtlünün popüler albümlerinden biri olan ve 1966 yılında piyasaya sürülen Revolver‘ın remix versiyonunu yapmaya çalıştığını ve bu işi başardığını anlattı. Giles Martin, The Beatles müzik grubunu oluşturan dört sanatçının çaldığı her bir müzik aletinin (örneğin John Lennon’ın gitarı) sesini tanımak için bir yapay zeka aracı kullandı. The Economist’e göre sonuç şaşırtıcıydı.

Edebiyat alanında yaşanan sansür ve yasaklamalar

Muzır neşriyat gerekçeli sansür kararlarına bir yenisi eklendi. Yazar Ahmet Ümit, ‘Tapınak Fahişeleri’ isimli kitabına sansür geldiğini duyurdu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, ‘Kitabın içerisinde yer alan bazı ifade, tasvir ve görsellerin 18 yaşından küçüklerin maneviyatı ve gelişimleri üzerinde muzır ve müstehcen tesir yapacak nitelikte olduğuna’ karar verdi. İlgili maddeye göre kitap ancak ‘içi görülmeyen zarf veya poşet içinde’ satılabilecek. Bunların üzerinde ‘Küçüklere zararlıdır’ yazacak.

Halk TV’de Serhan Asker’in programında HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın ‘Dad’ isimli kitabının gösterilmesinin ardından kanala ‘suçluyu övmek’ten para ve  program durdurma ceza verildi.

İlahiyatçı yazar R. İhsan Eliaçık’ın Yaşayan Kur’an Türkçe Meal-Tefsir adlı kitabı için basım, dağıtım yasağı ve toplatma kararı verildi. Karara gerekçe olarak, ‘İslam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı unsurlar içermesi’ gösterildi. Bu yasaklama daha sonra kaldırıldı.

Sorumluların deprem sonrası istifa etmemesini eleştiren Ali Sunal’ın sunucusu olduğu Güldür Güldür’e ceza vermenin kılıfını uyduramayan RTÜK, programın yayıncısı Show TV’ye bir dizideki kadına şiddetten yüzde 5 para cezası, 5 kez de program durdurma cezası verdi. Yorumcular TRT ve iktidara yakın kanalların dizilerinde de kadına yönelik şiddeti özendiren bir çok sahne olmasına rağmen böyle bir yaptırıma maruz kalmadıklarını belirtiyorlar.

Türkiye Yayıncılar Birliği, PEN ve Türkiye Yazarlar Sendikası, son dönemde arka arkaya gelen kitap toplatma ve sansür kararlarına ilişkin ortak basın açıklaması yaptı. Yayıncılar yaşanan durumu, yayımlama özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi.

Deprem bölgelerinde kültürel faaliyetler

İktidar ya da iktidar destekli stö’ler, deprem bölgelerine yönelik kültürel ve ruhani faaliyetlere başladılar. Çadır kentlere kütüphaneler kuran, gezici sinema ekipmanları getiren resmi ve sivil örgütler, diğer yandan da depremzedelere psikolojik destek vermek için seyyar Kuran Kursları kurmaya başladılar.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Antep’in Nurdağı’nda kurulan çadır kentte Gaziantep Müftülüğü tarafından çocuklar için hizmete sunulan Kuran kursundan görüntüler paylaştı. Erbaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ‘Yüreklerimizdeki umudu hep birlikte yeşerteceğiz inşallah. Deprem’den en fazla etkilenen yerlerden biri olan Gaziantep Nurdağı’nda kurulan çadır kentte çocuklarımız için hizmete açtığımız Kur’an Kursumuz vesilesiyle evlatlarımızın yüzlerindeki tebessüm oluyoruz’ ifadelerini kullandı.

Depremin ardından bölgeye çadır ve konteynerlerden önce gönderilmeye çalışılan mescit konteynerleri eleştirilere neden olmuştu. Zamanla yarışılan bir ortamda afetlerle mücadele etmesi gereken Afad’ın içerisindeki Diyanet kadrolarının böyle bir ek mesaiye girmeleri, tarikat ve cemaatlerin deprem bölgesindeki çocuklara yönelik çalışmaları tepkilere yol açtı. Diğer yandan, geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete’de yayımlanan bir kararla, on binlerce depremzedenin bilgilerinin Diyanet’le paylaşılmasını sağlayan düzenleme yürürlüğe girdi. Kararda ayrıca, Diyanet İşleri Başkanı’na bakan yetkilerinin verilmesi dikkat çekti.