13 Şubat’ta, “Ayşe” nickname’i (mahlası) kullanılarak sosyal medyada yapılan bir ifşada, Celal Mordeniz’e dönük oyunculuk eğitiminde cinsel taciz ve saldırı suçlaması yapıldı. Böylece tiyatro camiası uzak duramayacağı bir gündemle karşı karşıya kaldı. Verilen bilgiye göre, cinsel taciz ve saldırı Tiyatro Medresesi’nde, “Beden ve Haz” başlığı altında oyunculuk eğitimi verirken gerçekleşmiş.

“Tiyatro Medresesi” (TM) adını yıllar önce duymuş, daha çok bir tatil tiyatrosu ya da tiyatro turizmi girişimi olarak değerlendirmiştim. Belli bir talebe yanıt verdiği söylenebilir: Tiyatro çevrelerinde “hem tatil hem tiyatro” kültürü oluşmaya, çeşitli gruplar eğitim ve atölye çalışmalarına da yer vermeye çalışan yaz kampları düzenlemeye başlamıştı. Bu trende uygun olarak tiyatro festivalleri de içerik değiştiriyordu.

Benim içinde yetiştiğim tiyatro geleneğinin tiyatro turizmi kapsamında değerlendirilebilecek girişimlere dönük bakışı şüpheci ve eleştireldi. Oyun gösterimleriyle sınırlı festival anlayışına itiraz etmekle birlikte, yaz ayları dâhil tiyatro faaliyetine süreklilik kazandırmak öncelikliydi. “Yalnızca Boğaziçi Üniversitesi’nden değil, BÜO’dan da mezun olunur” ilkesi devredeydi. Değişimlere ve dönemsel kesintilere uğramakla birlikte, 1970’lere kadar izi sürülebilecek bu gelenek hâlâ devam etmektedir.

Web sitesinde verilen bilgiye göre, TM’nin Şirince’de kurulmasını Sevan Nişanyan teşvik etmiş.  Teşvik etmekle kalmamış, projenin hayata geçirilmesi için aktif katılım göstermiş. Gerçekten de, Aziz Nesin’in anısının da yaşatıldığı Matematik Köyü ve butik otel anlayışına yenilik getirdiği söylenen Nişanyan Evleri’nin yanı sıra bir de tiyatro medresesi inşa etmek, adım adım bir kültür-turizmi kompleksi projesini hayata geçirmek demekti. Ayrıca, Kemalist Cumhuriyet’in resmen ilga etmiş olduğu medresenin sembolik de olsa yeniden açılışını yapmak, bunu yaparken medreseyi seküler kültür dünyasının pozitif bir imgesine dönüştürmek, dönemin ruhuna uygun görünüyordu.

Sonrasında, tiyatro gündemini takip etmeye gayret eden birisi olmama rağmen, TM’de tam ne yapılır ne edilir pek bir fikir sahibi olamadığımı eklemem gerekir. Ortada bir okullaşma iddiası olduğu belli, ama TM’ye özgü bir eğitim literatürü oluştu mu, oluştuysa nerede oluştu, sözgelimi “Beden ve Haz” çalışması derken kastedilen nedir, bilmiyorum. Bu eksikliği gidermek istediğinizde, TM’nin web sitesi de yardımcı olamıyor.

Yazının başında belirtildiği gibi, Celal Mordeniz eğitimci sıfatıyla bir şekilde yolu TM’ye düşmüş ve sorunlara yol açmış birisi değil. Sitede zikredildiği haliyle rolü şöyle tanımlanmış: “Celal Mordeniz’in kurucusu olduğu Tiyatro Medresesi, Seyyar Sahne’de tiyatro yapmakta olan sanatçıların ortak çabalarıyla hayata geçti.” Anlaşılan o ki kurucu hoca sıfatıyla, “Beden ve Haz” başlığı altında yürüttüğü eğitim çalışması ahlâken sorunlu, bir noktadan sonra öğrencilere zarar verecek düzeyde, dolayısıyla hukuken de sorunlu bir çerçeve edinmiş.

Celal Mordeniz’in ifşa edildiği süreci daha çok Tiyatro Dergisi üzerinden takip ediyorum. Konuyla ilgili haberler yer yer Mimesis’te de yayınlanmakla birlikte, Tiyatro Dergisi gelişmeleri daha yakından takip ediyor. Daha da yakın ve katılımcı bir takip için, facebook, instagram, twitter, ekşi sözlük vs. arasında mekik dokumak kaçınılmaz. Fakat bunun için, verileri dikkatle toplamak ve epeyce mesai harcamak gerekiyor. Özellikle bu tip vakalarda, haberciliğe alan açan ve gereklerini yerine getiren yayınlara ihtiyaç var.

Sosyal medyadaki aktif forum alanlarını haber kaynağı olarak kullanırken dikkatli olmak gerekir. Örneğin suçlanan tarafın görüşlerine yer verilmesi gibi gazetecilik tekniklerinin kullanılması önemlidir. Nitekim Tiyatro Dergisi, “Celal Mordeniz Hakkında Taciz Ve Cinsel Saldırı İfşası” başlığıyla 13 Şubat’ta verdiği haberin sonuna şu notu eklemiş: “Haberimizle ilgili olarak Celal Mordeniz’in yanıt hakkı baki olup,  konuyla ilgili açıklama yapması durumunda dergimiz tarafından yayımlanacaktır.”

İfşanın yayınlanması sonrasında, cevap hakkı gözetilmesine rağmen, Celal Mordeniz’den bir açıklama gelmemiş olması manidardır. Eğitim vermiş olduğu öğrencisi tarafından tacizle suçlanıyor, ama ortada yok. Kritik bir açıklama TM’nin kuruluşunda ve sürdürülmesinde sorumluluk almış iki kişi tarafından yapıldı: Özeleştiri unsurları da içeren açıklamaya göre, Celal Mordeniz’in TM’deki tüm görevlerinden uzaklaştırılması için gösterilen çaba sonuç vermemiş, bunun üzerine TM’den kendileri ayrılmak zorunda kalmışlar.

İfşaların sayısının artmasıyla, Celal Mordeniz hakkında bir vaka özelinde tacizci değil, bir seri tacizci olduğuna dair bir kanaat oluşmaya başladı. Şu ana kadar yaşanan gelişmeler, Me Too ya da Türkçeye uyarlandığı şekliyle “Uykuların Kaçsın!” hareketinin hak arayışı için etkili bir yöntem geliştirdiğini gösterdi. Eğer kurum ve ilişki ağları kendi içlerinde cinsel tacize zemin hazırlıyor ve önlem alamıyorlarsa, dayanışma ve kamuoyu desteği ile baskı oluşturmak, faili teşhir etmek ve kalkan olarak kullandığı kurum ve ilişki ağlarını uyarmak, tavır almaya zorlamak meşrudur.

Bu vakada, Celal Mordeniz’in neredeyse TM ile özdeşleşmesi ve akademik eğitim kurumları dâhil tiyatro camiasının önemli bir bölümünden referans almış olması, ayrıca ve ayrıntılı bir şekilde üzerinde durulması gereken bir husus. Çünkü tacize uğrayan öğrenciler, belli ki bu referansa güvenerek TM’ye yönelmişler. Sosyal medyadaki bazı yorumlardan anlaşıldığı kadarıyla, referans ilişki ağlarında “Celal Mordeniz The Guru” (Türkçe mealiyle Evliya Celal Mordeniz) şeklinde bir kültleştirme bile pompalanmış. Yaşananlar Moliere’in “Le Tartuffe ou L’imposteur” (Tartuffe veya Sahte Hoca) adlı eserinde yaşananlara benziyor. Şu farkla ki, bu defa imdada yetişen Saray görevlileri değil, “Uykuların Kaçsın!” hareketi.