Comédie-Française’de Molière’in 400. yaş günü vesilesiyle oynanan oyunlardan biri olan Tartuffe, İvo van Hove ve ekibinin çarpıcı bir yorumuyla Tartuffe ya da İkiyüzlülük adıyla sahnelenmiş. Bu prodüksiyonla birlikte Kibarlık Budalası, Cimri ve Hastalık Hastası oyunları da Molière’in 400. yaş günü kapsamında sahneye taşınmış. Kayda alınmış gösterimlerin birçok ülkede perdeye taşınmasıyla Molière’in doğum günü dünya genelinde kutlanmaya devam ediyor.

Hastalık Hastası, Kibarlık Budalası ve Tartuffe ya da İkiyüzlülük adlı oyunları, İKSV Tiyatro Festivali kapsamında Atlas Sineması’nda izleme şansı bulduk. Oyunları, oyuncular ile aynı ortamda bulunmadan izlemenin tiyatronun “şimdi ve burada” etkisini kırdığı söylenebilir. Buna karşın sahneleri farklı açılardan yüksek kalitede izlemek ve yüksek ses kalitesiyle takip etmenin avantajlı olduğu da iddia edilebilir. Hatta oyunu bu şekilde izliyor olmak kaçırılabilecek sahnelemelerin kaçırılmamasını ve vurgulanması istenen jestlerin rahatça seyredilebilmesini sağlıyor. Ayrıca kayda alınmış oyunların başında ekiple yapılan söyleşiler oyuna ve izlenecek yoruma dair bir önsöz niteliği taşıyor.

 

 

Jean-Baptiste Poquelin, Molière’in en çok oynanan oyunlarından biri olan Tartuffe, dindar bir adam olan Orgon’un Tartuffe adlı sahte dindarı eve alması ve evin yönetimini ona bırakmasını konu ediniyor. Ev halkı uzun uğraşları sonucunda nihayetinde Tartuffe’ün gerçek yüzünü Orgon’a göstermeyi başarıyor.

Oyun ilk kez 1664 yılında Kral XIV. Louis karşısında sahnelenir. Oyun, kral tarafından beğenilmesine karşın kilise tarafından beğenilmemesi sebebiyle tekrar yazıldığı 1667 yılına kadar oynanamaz. 1667 yılında ise bir kez oynandıktan sonra tekrar yasaklanır. 1669 yılında yeniden yazılmış haliyle tekrar oynanmaya başlar.

Ekip, oyun öncesi yaptıkları söyleşide, ilk metnin sonradan yazılan metne göre daha eleştirel bir metin olduğunu da dile getiriyor. Bu sebeple Comédie Française’in Tartuffe ya da İkiyüzlülük adlı oyunu, eserin 1664 yılında kral karşısında oynanan üç perdelik ilk metnine dayanıyor. Bu metnin 1669 yılında yazılan son metinden bir farkı üç perde olması. Ayrıca 1664 metninde Mariane ve Valère karakterleri olay örgüsünde yer almıyor. Kullanılan metin; Orgon’un, Tartuffe’ün evin hanımı Elmire’e cinsel arzusunu keşfetmesi sonrası annesi Madame Pernelle’i ikna etme çabasıyla sona eriyor. Bu metinde, Tartuffe’ün kötü eylemlerinin kral tarafından anlaşılması ve işlerin yoluna girmesi vurgusu da mevcut değil.

Oyun, metinde yer almayan, Tartuffe’ün sokakta bulunduktan sonra ev ahalisi tarafından eve alınıp temizlendiği ve giydirildiği bir sahne ile başlıyor. Bu sahne, ilerideki sahnelemeler ile birlikte düşünüldüğünde hem fiziksel hem de metaforik anlamda çıplak bir Tartuffe’ün görüldüğü bir prolog niteliğinde. Devamında Madame Pernelle’in evde Tartuffe’ten rahatsızlık duyan diğer özneleri bastırdığı sahne geliyor. Oyundaki tüm sahnelerde oyunculuk yorumları olabildiğince mesafesiz kurgulanmış. Bu oyunculuk üslubu sebebiyle seyirci; evin oğlu Damis, hizmetçi Dorine, evin hanımı Elmire ve Elmire’in erkek kardeşi Cléante’in Tartuffe’ten neden rahatsızlık duyduğunu yer yer garipseyerek, sorgulayan gözlerle izliyor. Oyunun ilk yarısını kapsayabilecek bir süre boyunca bu durum devam ediyor. Dolayısıyla seyirci metni bilse bile evde kimin haklı olduğunu anlamaya çalışıyor. Ancak Elmire’in Orgon’a Tartuffe’ün nasıl biri olduğunu göstermek için Tartuffe’e tuzak kurduğu sahnede Tarttuffe’ün Orgon’u kolayca yönlendirebildiğini itiraf etmesi ve sonrasında Orgon’un ona devrettiği malı mülkü geri vermeyeceğini söylemesi, seyircinin Tartuffe’ün karakteri hakkında kötü bir yargıya ulaşmasına sebep oluyor.

Oyunda Orgon ve Elmire arasındaki canlı olmayan cinsel hayat vurgulanmış. Bu yoruma göre Orgon kendi işleriyle uğraşan dindar bir karakter ve karısıyla evlendikten sonra cinsel hayatları sönümlenmiş durumda. Bu sebeple Elmire, Tartuffe ile sadece onun ikiyüzlülüğünü Orgon’a göstermek için değil kendi arzularını doyurmak için de kurlaşıyor yorumu tercih edilmiş. Hatta Orgon masanın altından çıktıktan sonra Elmire ve Tartuffe öpüşmeye devam ediyor. Bu vurgular da metnin tartışma yaratan noktalarını arttırıyor. Tartuffe’ün kötülüğünden ziyade aile arasındaki ilişkiler tartışılmaya başlıyor.

Comédie Française’in yorumunda dikkat çeken bir diğer unsur oyunun ritmi. Oyun mizahi etkiyi artırma değil kırmaya sebep olan düşük bir ritme sahip. Bu sayede karakterlerin replikleri ilk akla gelen yorumlarından öte seyirci tarafından derinlikli bir şekilde düşünülmeye açık bırakılıyor. Bu tercih başta alışılageldik Tartuffe yorumlarına göre oyunun daha zor izlenmesine sebep olsa da oyunun merkezindeki tartışmayı kuvvetlendirdiğinden oyunun ikinci yarısı iki tarafın da galip çıkabileceği hararetli bir tartışmayı izlememize sebep oluyor. Bir başka deyişle bu ritim kullanımı mizahi etkiyi tehlikeye atsa da tartışmayı berrak hale getiriyor. Ayrıca belirtmek gerekir: İKSV Tiyatro Festivali kapsamında izlediğimiz video kaydındaki seyirci çoğu zaman metnin komik olduğunu bildiği noktalarda tepki veriyordu, İstanbul’daki salonda ise oyunun daha meraklı gözlerle takip edildiğini söylemek mümkün.

Metin, ritim ve oyunculuktaki bu tercihler yıllardır komedi olarak ele alınan bu metnin temelinde nasıl bir dramatik çatışmanın yer aldığını ve bu çatışmanın farklı yorumlara elverişli zenginliğini gözler önüne seriyor. Bu yorum belki de Molière’in neden bu kadar kalıcı olduğunu da anlamamızı sağlıyor.

Oyunun dramaturjisi kurgulanırken ise oyunun asıl tartışması, alışılagelen sekülerizm – sahte dindarlık ekseninden daha farklı bir boyuta taşınmış. Oyun öncesi izletilen söyleşide ekip aile mefhumunun artık Avrupa’da merkezde olmadığını fakat yeni bir merkezin de henüz kurulamadığını söylüyor. Orgon’un Tartuffe’ün sandıkları kişi olmadığı konusunda annesi Madame Pernelle’i ikna etme girişimlerinin başarısız olması ile biten sahnenin ardından Madame Pernelle ölüyor. Oyunun sonuna ise bir final tablosu eklenmiş. Tablo şöyle tasvir edilebilir: Bir tarafta elinde bir megafonla Clèante, mavi elbise giymiş Damis, fakir giyimli Orgon; diğer tarafta iyi giyimli Dorine, Hamile Elmire ve takım elbiseli Tartuffe. Bu tablo metnin bittiği noktadan bir hamilelik süresi, dokuz ay sonraki bir tablo. Bu ekleme ile ekip dokuz ay sonrasına dair bir öngörüde bulunuyor. Muhtemelen Orgon, Damis ve Clèante’in evden ayrılacakları öngörülmüş; Orgon fakirleşmiş, Clèante metindeki aydın tavrından dolayı aktivistliğe götürülmüş, Damis ise çok anlaşılmasa da LGBTİ+ topluluğunu temsil ediyor gibi yorumlanmış. Diğer tarafta ise Tartuffe elde ettiği malı Orgon’a geri kaptırmadan korumuş. Elmire muhtemelen Tartuffe’ten hamile kalmış ve yeni bir aile kurulmuş. Dorine ise tercihini, belki maddi sebeplerden ötürü, Tartuffe ailesinden yana kullanmış. Tartuffe’ün Orgon’dan aldıklarını elinden bırakmadığı durumda yaratılan bu tabloda aile kurumunun ya etik dışı olarak adlandırılabilecek bir noktada sürdürüldüğünü (Tartuffe tarafı) ya da sürdürülemediğini görüyoruz (Orgon tarafı). Öznelere bakıldığında Orgon’un mecburen fakirleştiğini, Clèante’in aktivizme yöneldiğini görmek mümkün. Damis’nin elbise giymesi ise aile mefhumu içerisinde yer almayacak bir LGBTİ+ olarak yorumlanmış olması ile anlamlanabilecek olsa da metinde bu durumun öngörülebileceği bir veri eklenmemiş. Dolayısıyla Damis’nin durumuna dair yargılar bir seyirci varsayımından öteye gidemiyor. Diğer tarafta ise ikiyüzlülükle yükselen bir Tartuffe, eski cinsel hayatından memnun olmayan ama şimdi Tartuffe’ten bir çocuk bekleyen Elmire’i görüyoruz. Hizmetçi Dorine’in Tartuffe’ün yanında kalması aileye atfettiği önemle ilgili olabileceği gibi ekonomik sebepli de olabilir. Son tabloda iki tarafın ayrışma noktasının aile kurumu olduğu iddia edilebilir. Dolayısıyla iki taraf şöyle tanımlanabilir: Aile kurumuna inananlar ve/veya aile kurumundan çıkar elde edebilenler öte yandan aile kurumuna inanmayanlar ve/veya aile kurumunda yeri olmayanlar. Aile kurumuna inanmaya devam eden Tartuffe tarafının etik bir yozlaşma içerisinde olduğu ve sürdürülebilir bir kurum modeli önermedikleri açık. Ailenin dışında kalan tarafın ise henüz aileye alternatif bir birim oluşturamamış ötekiler olarak tanımlanabileceğini söylemek mümkün. Ekibin açtığı tartışma düşündürücü fakat aile kurumunun dayanışmacı bir model içerisinde daha alternatif bir yolla sürdürülmesi de mümkün. Son tabloda gördüğümüz taraflar sadece yeni bir modeli düşündürmüyor, var olanın da nasıl revize edilebileceğini akıllara getiriyor. Buna karşın ekibin oluşturduğu dramaturjik çerçevenin alternatif bir aile modeline yönlendirdiğinden söz edilemez. Ekip henüz en küçük birimini oluşturamamış bir cenahın da yozlaşmış aile modeline bağlı tarafın da bir çıkış yolu olmadığını tartışmaya açmaya çalışıyor gibi görünüyor.

Toparlamak gerekirse Comédie Française, Tartuffe ya da İkiyüzlülük adlı oyunu, eserin temelindeki tartışmayı berraklaştırarak ele almış. Oyun alışılageldik mesafeli bir Tartuffe karakteri barındıran, kimin haklı kimin haksız olduğunun baştan belli olduğu yorumlarından çok daha farklı bir şekilde sahnelenmiş. Bunu yaparken her ne kadar bazı yönleriyle kafa karıştırıcı da olsa, aile mefhumuna dair güncel ve düşündürücü bir tartışma açmayı ihmal etmemişler. Aynı zamanda ustaları Molière’in ölümsüz olduğunu, onun oyunlarının çok farklı şekillerde yorumlanabileceğini ve insana, topluma dair çok temel tartışmalar açtığını da tekrar kanıtlamışlar.