İsminin Hükümet Verimlilik Departmanı (DOGE) olmasına rağmen bu kuruluş şu ana kadar öncelikle verimlilikle ilgilenmedi. DOGE ve patronu Elon Musk, bunun yerine, faaliyetlerini federal kamu hizmetinin, kültür ve değerleriyle birlikte ortadan kaldırılmasına ve yerine farklı bir şey getirilmesine odakladı: Rejim değişikliğiydi bu.
Bu ifade kimseyi şaşırtmamalı ya da ya da bir aşağılama olarak algılanmamalı, çünkü Trump ve onu destekleyen pek çok kişinin uzun zamandır arzuladığı şey tam olarak bu. Trump, 2024 kampanyası sırasında Seçim Günü‘nden “Kurtuluş Günü” olarak, kendi deyimiyle “haşaratın ‘ve ’radikal sol delilerin” kamusal hayattan eleneceği bir an olarak söz etmişti. J. D. Vance ise, Trump’ın “her bir orta düzey bürokratı, idari devlet aygıtındaki her bir memuru kovması, yerlerine bizim adamlarımızı getirmesi” gerektiğini söyledi. Steve Bannon “idari devlet aygıtının yapı sökümünden” bahsetmeyi tercih ediyor, ama bu da aynı kapıya çıkıyor.
Bu fikirler Vance ya da Bannon’a özgü değil: 21. yüzyılda Hugo Chávez ya da Viktor Orbán gibi seçilmiş liderler de demokratik yetkilerini aynı amaç için kullandılar. Chávez, devlet petrol şirketinin 19.000 çalışanını işten çıkardı; Orbán ise kamu hizmeti çalışanları için iş güvencelerini ortadan kaldırdı. Trump, Musk ve Yönetim ve Bütçe Ofisi’nin yeni atanan direktörü ve Heritage Vakfı’nın orijinal rejim değişikliği planı olan Proje 2025’in mimarı Russell Vought, IT operasyonlarını, ele geçirilen ödeme sistemlerini, gizli mühendisleri, bir kararname fırtınası ve viral propagandayı kullanarak şimdi aynı şeyi başarmaya çalışıyor.
Bu DOGE’nin gerçek amacı gibi görünüyor. Trump ve Musk dolandırıcılıkla mücadele ettiklerinde ısrar etseler de, kapsamlı iddiaları için henüz kanıt sunmadılar. Şeffaflık talep etmelerine rağmen, Musk kendi çıkar çatışmalarını gizliyor. Verimlilik istediklerini söylemelerine rağmen Musk, kesinti yapılan programların çoğunu profesyonel olarak denetlemek ve hatta anlamak bile için hiçbir girişimde bulunmadı. Maliyetleri düşürmek istediklerini söyleseler de saldırdıkları programlar ABD bütçesinin çok küçük bir kısmını temsil ediyor. Bu politikaların kesinlikle yapacağı ve yapmak üzere tasarlandığı tek şey, kamu hizmetinin davranış ve değerlerini değiştirmektir. Amerikan federal hükümeti çalışanları, birdenbire ve tesadüfi olmayan bir şekilde kendilerini yabancı bir ordunun işgali altında yaşayanlarla aynı deneyimi paylaşırken buldular.
Modern kamu hizmeti etosunun yok edilmesi zaman alacaktır. Bu etosun tesisi, Theodore Roosevelt ve diğer kamu hizmeti reformcularının devlet hizmetlerine hâkim olan ganimet sistemini ortadan kaldırmak için bir haçlı seferi başlattıkları 19. yüzyılın sonlarına dayanır. O dönemde başkanlığı kim kazanırsa kazansın herkesi işten çıkarabiliyor ve önemsiz işler için bile kendi adamlarını atayabiliyordu. Dünyanın büyük bir kısmı hâlâ bu tür patronaj sistemlerine dayanıyor ve bu sistemler hem yozlaşmış durumdalar hem de yozlaştırıcılar. Söz konusu sistemlerde politikacılar görevlere yaptıkları atamaları rüşvet karşılığında yaparlar. Bilgi ve deneyim gerektiren işlere vasıfsız kişileri ―birinin kuzeni, birinin komşusu ya da parti üyesi olmak dışında bir vasfı olmayan bir kişiyi― atarlar. Patronaj, kötü yönetim ve kötü hizmet yaratır; çünkü hükümet çalışanlarının bir ülkeye ya da anayasasına değil bir patrona hizmet etmesi anlamına gelir. Bu patron, örneğin lider ya da parti tarafından kayırılan bir iş insanı için vergi indirimi talep ettiğinde, doğal olarak buna uyarlar.
20 Ocak’a kadar Amerikan devlet memurları farklı bir ahlaki kurala göre çalışıyordu. Federal çalışanlara hukukun üstünlüğüne saygı göstermeleri, Anayasa’ya hürmet etmeleri, siyasi tarafsızlıklarını korumaları ve ister Cumhuriyetçi ister Demokrat yönetimlerden gelsin yasal politika değişikliklerini desteklemeleri talimatı verilmişti. Nesnel gerçekliği ―örneğin kirlilik kanıtlarını― ölçmeleri ve buna göre yanıt üretmeleri gerekiyordu. Hepsi iyi idareciler ya da ahlâklı insanlar değildi, ancak aralarından herhangi birinin verebileceği zarar, denetimler, şeffaflıkla ilgili kurallar ve yine hukukun üstünlüğü etrafında inşa edilen bir etosla sınırlandırılmış durumdaydı. Bu sistem, ister Cumhuriyetçilerin oy verdiği FBI ajanları, Demokratların oy verdiği çevre görevlileri, gazi hastanelerindeki hemşireler isterse LAX’teki hava trafik kontrolörleri olsun herkes tarafından kabul gördü.
Kamu hizmeti etosunun yerini tam olarak neyin aldığı belirsizliğini koruyor. Hıristiyan milliyetçiler laik devletimizin yerine dini bir devlet istiyorlar. Yüksek teknoloji otoriterleri, monarşik bir CEO tarafından yönetilen bir mühendis diktatörlüğü istiyor. Musk ve Trump da kendi ticari çıkarlarına hizmet eden bir oligarşiyi tercih edebilirler. DOGE şimdiden Musk’ın şirketleriyle yasal düzenlemelere dair kavgaya tutuşan veya işyeri güvenliği, işçi hakları ve tüketicinin korunmasına ilişkin yasaların potansiyel ihlali nedeniyle onları soruşturan en az 11 federal kuruma saldırdı.
Yeni sistem, ideolojisi ne olursa olsun, uygulamada patronaja geri dönüşü temsil edecek. Ancak bu sistemin uygulanabilmesi için yönetimin öncelikle eski kamu hizmeti etosuna inanan insanların moralini bozması gerekiyor. Vought, bu ana hazırlık olarak düzenlenen 2023’teki bir planlama toplantısında tam da bunun sözünü verdi. Buna göre, daha önce kendilerini vatansever olarak gören, özel sektörde daha fazla kazanabilecekken kamuda çalışan insanlar, kötü olduklarını, devlet düşmanı olduklarını anlamaya zorlanmalıydı. İfadesi daha önce de alıntılanmıştı ama ne kadar alıntılansa azdır: “Bürokratların travmatik bir şekilde etkilenmesini istiyoruz” demişti o zaman. “Giderek daha fazla hain olarak görülecekleri için sabah uyandıklarında işe gidecek halleri olmasın istiyoruz… Onları travmaya sokmak istiyoruz.”
Musk tarafından federal hükümetteki çoğu çalışana gönderilen, istifa taahhüdü karşılığında birkaç aylık maaşın ödenmesini içeren bir “teşvik” teklifliyle ilgili e-posta bu türden bir travma yaratmayı amaçlıyordu. Aslında Musk federal çalışanlara ne yaptıklarıyla, bu işte iyi olup olmadıklarıyla ya da nasıl daha verimli olabilecekleriyle ilgilenmediğini söylüyordu. Bunun yerine şu mesajı veriyordu: Hepiniz harcanabilirsiniz.
Musk, eşzamanlı olarak, USAID’e karşı idari ve retorik bir saldırıya girişerek düşmanca davranışa zalimlik sosu da kattı. Birçok USAID çalışanı, gezegendeki en yoksul insanlara gıda ve ilaç dağıtmak için terörizm ve şiddet riskini göze alarak zor yerlerde çalışıyor. Onlara bir gecede projelerini terk etmeleri ve evlerine dönmeleri söylendi. Bazı yerlerde, örneğin yetersiz beslenen çocuklara özel yemek sağlayan programlarının aniden sona ermesi ölümlerle sonuçlanacak; USAID çalışanları bunu biliyorlar.
Yönetim, mahkemeler tarafından iptal edilmediği takdirde nispeten küçük bir bütçe tasarrufu sağlayacak olan bu kesintinin gerçek dünyadaki dramatik etkisini görmezden geldi. Aksine, Musk ve diğerleri USAID ve sözde yaptığı israflar hakkında yalan söylemek için X’e döndüler. USAID, Politico‘ya milyonlarca dolar doğrudan hibe vermedi, ünlülerin Ukrayna ziyaretlerini finanse etmedi, Gazze’ye 50 milyon dolar değerinde prezervatif göndermedi ve Chelsea Clinton’a 84 milyon dolar ödemedi. Ancak şimdi yüz milyonlarca insan bu kurgulara ve diğerlerine maruz bırakıldı. Bağış veritabanlarından alınan bilgiler de seçici bir şekilde dolaşıma sokuluyor ve bazı durumlarda meşru, Kongre tarafından onaylanmış hedefleri olan kişi ve kuruluşları karalamak için bu bağışları alanların peşine düşen internet trollerine veriliyor. Musk ve diğerleri de Twitter Files skandalı sırasında araştırmacıları itibarsızlaştırmak ve çalışmaları hakkında yanlış bilgiler vermek için benzer bir yaklaşım kullanmışlardı.
Ancak USAID’in tahribatının asıl önemi, oluşturduğu emsaldir. Artık ABD’deki her bakanlık ya da kurumdaki bütün çalışanlar aynı senaryonun kendilerine de uygulanabileceğini biliyor: ani fon kesintileri ve yönetim değişiklikleri, ardından da karalama kampanyaları. Banka müşterilerini haksız, aldatıcı ya da yağmacı uygulamalara karşı koruyan Tüketici Finansal Koruma Bürosu’nun faaliyetleri şimdiden askıya alınmış durumda. Bunu Çevre Koruma Ajansı ve çoğunlukla öğrenci kredilerini yöneten Eğitim Bakanlığı takip edebilir. Trump’ın idari emirleri doğrultusunda, diğer kurumlarda azınlık grupları veya kadınların gözetilmesi için işe alım, eğitim ya da işyerlerinin iyileştirilmesiyle ilgilenen herkes, tıpkı iklim değişikliğinin hafifletilmesiyle ilgilenen her kamu çalışanı gibi risk altında bulunuyor.
Buna ek olarak Musk, demokrasiyi teşvik etmek ve dünya çapında Rus, İran ve Çin etkisine karşı koymak için on yıllardır tesis edilmiş olan kuruluşları yok etmeyi kişisel olarak üstlenmiş durumda. Örneğin, Rusya, Belarus ve Avrasya’daki otokrasilerde haber yapmak için olağanüstü riskler alan Radio Free Europe/Radio Liberty gazetecilerini “radikal sol deliler” olarak tanımladı. X’te bu yanıltıcı paylaşımı yaptıktan kısa bir süre sonra, bir RFE/RL gazetecisi yaklaşık üç yıl tutukluluğun ardından, en son esir takasının bir parçası olarak Belarus’taki bir hapishaneden serbest bırakıldı.
Tüm bunları bir araya getirdiğimizde, Musk ve DOGE’nin eylemleri yakın tarihte hiçbir Amerikan hükümet çalışanının karşılaşmadığı türden ahlâki ikilemler yaratıyor. Protesto mu yoksa işbirliği mi? Yasaların çiğnenmesine karşı ses çıkarmak mı, yoksa sessiz kalmak mı? Az sayıda insan kahramanlığı seçecektir. Ocak ayı sonlarında üst düzey bir devlet memuru olan Nick Gottlieb, birkaç düzine üst düzey USAID çalışanının idari izne çıkarılması emrine, emrin yasaları ihlal ettiği gerekçesiyle uymayı reddetti. Gottlieb çalışanlara gönderdiği bir e-postada “Materyaller sizin görevi kötüye kullandığınıza dair hiçbir kanıt göstermiyor” dedi. Ayrıca kendisinin de yakında görevden alınabileceğini kabul etti, nitekim öyle de oldu. “Hepinize en iyi dileklerimi sunuyorum, bunu hak etmiyorsunuz” diyerek sözlerini tamamladı.
Bazı memurlar ise sırf vatanseverliklerinden dolayı yeni rejimle işbirliği yapmaya karar verecek; aslında yasadışı bir saldırıyla işbirliği yapacaklar. Tıpkı Rus işgali altındaki Zaporijya Nükleer Santrali’ni terk ederlerse felaket yaşanacağından korktukları için santrali ayakta tutan Ukraynalı bilim insanları gibi, Amerika’nın ödeme sistemleri ve veri tabanları üzerinde çalışan bazı teknoloji uzmanları da Musk’ın çok genç ve deneyimsiz mühendislerden oluşan ekibi gayrimeşru erişim talep etse de yerlerinde kaldılar. Atlantic’ten meslektaşlarım Charlie Warzel ve Ian Bogost’a konuşan bir hükümet çalışanı, “Bu sistemlerin hem tek tek hem de birbirleriyle bağlantılı olarak nasıl çalıştığını derinlemesine anlamadan bu sistemlere girmek, ulusumuza ölüm ve ekonomik zararla sonuçlanacak bir felaket reçetesidir” dedi.
Fakat eninde sonunda, kamu hizmetlerine yönelik saldırı engellenemezse, kahramanlar ve vatanseverler ortadan kaybolacak. Kovulacaklar ya da çalışmak için ihtiyaç duydukları araçlara erişimleri engellenecek veya karalama kampanyalarından korkacaklar. Onların yerini, şu anda devlet işlerine girmek için gerekli olan “temiz kağıdı” testlerini geçebilen insanlar alacak. Bu testlerden bazıları aptalca görünecek: “Meksika Körfezi” yerine “Amerika Körfezi” demeye istekli misiniz?” Bazıları ise ölümcül derecede ciddi olacak. Post‘un haberine göre, yeni yönetimde ulusal güvenlik görevlerine aday olanlara şimdiden Trump’ın 2020 seçimlerini kazandığına dair fos iddiasını kabul edip etmedikleri soruluyor. FBI’daki üst düzey pozisyonlar için en az iki adaydan da 6 Ocak 2021’de [Trump taraftarlarının Kongre’yi bastıkları gün ―ç.n] “gerçek vatanseverlerin” kimler olduğunu belirtmeleri istendi. Bu özel “temiz kağıdı” testi sadece Trump’a sadakati değil, aynı zamanda federal çalışanların düpedüz yalanları tekrarlamaya istekli olup olmadıklarını; başka bir deyişle, insanların mitlere veya kurgulara değil nesnel gerçeklere dayanarak karar vermelerini gerektiren eski kamu hizmeti ahlâkını bozmaya istekli olup olmadıklarını ölçtüğü için önemlidir.
Yeni sistemin bir parçası olduklarını göstermek için pek çok sadık kişi Trump, Musk, Vought ya da onların takipçilerinin dikkatini çekmek ve onayını almak üzere tasarlanmış yüksek sesli, performatif davranışlarda da bulunacaktır. Trump’ın Washington D.C. için atadığı geçici ABD savcısı Ed Martin, “Steve ve Elon‘a (Musk ve ortağı Steve Davis’i kastediyor) hitaben yazdığı bir yazıda “devlet malını çaldıkları ve/veya devlet çalışanlarını tehdit ettikleri görülen kişi ve şebekelerin” izini sürme sözü verdi. “Yasaları çiğnediği ya da etik dışı davrandığı” düşünülen herhangi bir kişi olursa, teatral bir şekilde “onları dünyanın sonuna kadar kovalayacağına” söz verdi. Sözde DEI [Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık][1] veya iklim değişikliği projelerinin yasaklanmasına ilişkin gösterişli duyurular da benzer şekilde devlet memurlarını tehdit edecektir. Geçtiğimiz ayın sonlarında Hava Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri’nin ilk siyah ve kadın pilotları olan Tuskegee Havacıları ve Kadın Hava Kuvvetleri Hizmet Pilotları ile ilgili videoları bir eğitim kursundan kaldırdı. Tepkilerin ardından videolar geri konuldu, ancak başlangıçtaki içgüdü açıklayıcıydı. FBI adaylarından 6 Ocak’ta yaşananlar hakkında yalan söylemelerini isteyenler gibi, Hava Kuvvetleri’nden birileri de eski tarihsel hakikatleri inkâr etmek zorunda hissetti kendini.
Sonunda, sadakat gösterilerinin daha doğrudan hale gelmesi gerekebilir. Siyaset bilimci Francis Fukuyama, örneğin gelecekteki bir IRS [ABD’de vergi toplamakla görevli Dahili Gelirler Dairesi ―ç.n] başkanının, Başkan’ın hasmı olarak görülenlerinden bazılarını mali denetime almak için baskı görebileceğine işaret ediyor. Enflasyon yeniden artışa geçerse, hükümet çalışanları bunu da gizleme ihtiyacı hissedebilir. Yeni sistemde, işlerini Amerikan halkı adına değil sadece başkanın keyfi için yapacaklar, bu nedenle belki de ona kötü haber vermek işlerine gelmeyecek.
Elbette birçok eski memur sistemde kalmaya devam edecek, ancak yeni rejim onların sadakatsizliğinden şüphelenecektir. Personel Yönetimi Ofisi şimdiden federal çalışanlara DEI [Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık] programlarını “gizlemeye” çalışan meslektaşlarını rapor etmeleri talimatını verdi ve bunu yapmayanları “olumsuz sonuçlara katlanmakla” tehdit etti. Savunma Sağlık Ajansı da benzer bir not gönderdi. NASA, Gazi İşleri Bakanlığı ve FBI da DEI’yi “gizlemek” için “kodlanmış veya kesin olmayan bir dil” kullanıldığını fark eden çalışanlarına bu ihlalleri 10 gün içinde bildirmeleri talimatı verdi.
Bu notların kendileri de şifreli ve kesin olmadığından, bazı federal çalışanlar kesinlikle bunları kötüye kullanma eğiliminde olacaktır. Eski patronunuzu sevmiyor musunuz? Onu “DEI’yi gizlediği” için ihbar edin. Yeni patronunuzdan puan mı kazanmak istiyorsunuz? İş arkadaşlarınızın özel konuşmaları hakkında zarar verici kanıtlar gönderin. Bazı devlet dairelerinde azınlık çalışanları, sohbet veya sosyal etkinlikler için tamamen gönüllü forumlar niteliğinde gruplar kurmuşlardı. Bazı devlet kurumları bunları kapatıyor; diğerleri ise üyelik listelerinin insanları hedef almak için kullanılacağından korkan organizatörler tarafından feshediliyor. Ofis dışında yapılan özel toplantılar bile ispiyonculuktan veya iş arkadaşlarının gözetlemesinden nasibini alabilir.
Kulağa mantıksız ya da inanılmaz gelebilir, ancak eyalet düzeyinde Amerikalıları diğer Amerikalılar hakkında bilgi vermeye teşvik eden yasalar çoğaldı. Kalp Atışı Yasası olarak bilinen bir Teksas yasası, özel vatandaşların kürtaja “yardım veya yataklık” ettiğine inandıkları kişilere dava açmalarına izin veriyor. Mississippi Yasama Meclisi kısa bir süre önce, sınır dışı edilmek üzere yasadışı yabancıları tespit eden kişilere ödül verilmesini öngören bir teklifi görüştü. Bu önlemler şu anda federal çalışanların başına gelenler için emsal teşkil ediyor.
Federal çalışanların kaderi de, üniversiteler başta olmak üzere diğer kurumların başına gelecekler için emsal oluşturacak. “Verimlilik” veya başka herhangi bir kritere bakılmaksızın yapılan ve devam eden projelere zarar veren rastgele fon kesintileri, ülke çapındaki en büyük araştırma üniversitelerinden bazılarını şimdiden şok etti. Bunu siyasi baskı izleyecektir. Şimdiden Ulusal Bilim Vakfı’nda yeni işe alınan hevesli görevliler, DEI’yi [Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık] yasaklayan idari emirleri ihlal edip etmediklerini görmek için mevcut araştırma projelerinin açıklamalarını tarıyorlar. Hak savunuculuğu, engellilik, travma, sosyo―ekonomik ve evet, kadınlar gibi kelimelerin hepsi projelerin didik didik edilmesini tetikleyecektir.
İleride daha büyük tehlikeler de var; örneğin Federal Seçim Komisyonu’nun politizasyonu gibi. Nihayetinde, federal hükümetle etkileşim içinde olan herkes ―özel şirketler, hayırseverler, kiliseler ve hepsinden önemlisi vatandaşlar― kültürel devrimin kendilerini de etkilediğini görebilirler. Eğer federal hükümet artık Kongre’nin çıkardığı yasaları uygulayan memurlar tarafından yönetilmezse, çıkarları sizinkinden ciddi şekilde farklılaşabilir.
Bunların hiçbiri kaçınılmaz değildir. Bunların çoğu halktan onay görmeyecektir. Kamu görevlilerinin sadece küçük bir seçkinler grubuna değil tüm Amerikalılara hizmet etmesi gerektiği yönündeki eski fikir yüzyılı aşkın bir süredir Amerikan kültürünün bir parçası oldu. Hukukun üstünlüğü, seçilmiş siyasetçilerimizin birçoğu için olduğu kadar, siyasi yelpazenin her yanındaki seçmenleri için de önemlidir. Bu rejim değişikliğini engellemek ve eski değerleri korumak için hâlâ zaman var. Ancak öncelikle ne olduğu ve niçin olduğu konusunda net olmamız gerekiyor.
[1] ABD’de tarihsel olarak ayrımcılığa uğrayan gruplara veya engellilere adil davranılmasını ve tam katılımlarının sağlanmasını teşvik etmek için kamu kurumlarının benimsemesi gereken politika çerçevesi. -ç.n.