Bu gündem değerlendirmesi yazılırken linkteki haber akışından faydalanılmıştır.

İÇ POLİTİKA

Meral Akşener’in açıklamaları ve gelen tepkiler

Meral Akşener’in Afyonkarahisar’da düzenlediği mitingde yaptığı açıklamalar siyaset gündeminde yankı buldu. “Önümüzdeki yerel seçimlerde kendi kadrolarımızla milletimizin huzuruna çıkacağız ve göreve talip olacağız” diyen Akşener, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “Gelin tüm siyasi partiler yerel seçimlere ayrı ayrı girelim!” diye seslendi.

Akşener’in “Biz bu seçimde yalnız iktidarla değil bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik. Koltuğundan başka şey düşünmeyenlerle uğraştık. ‘Önce ben, önce şahsım’ diyenlerle uğraştık. Tüm çabalarımıza rağmen yenilgiye engel olamadık” ifadeleri CHP’de tepki ile kaşılandı. Açıklamalar MHP cephesinde ciddiye alınmazken, diğer Millet İttifakı partileri yenilginin sadece CHP’ye yüklenemeyeceği cevabı ile İyi Parti’ye destek vermedi. Yeşil Sol Parti ise “Akşener’in gerekli özeleştiriyi vermeden söylediklerinin bir kıymeti yok” yorumunu yaptı.

Seçim yenilgisi CHP içinde iktidar kavgalarına neden olmuştu. Parti içinde kongre ve iç çekişmeler güncelliğini korumaya devam ediyor. Delegelere baskı iddiaları devam ediyor. Değişimcilerin adayı olarak Özgür Özel’in Genel Başkan adaylığı konuşulmaya başladı. Bu gelişmelerle ittifak iddiaları da birbirini besliyor.

Tüm bu gelişmeler yerel seçim öncesi ittifaklara dair el yükseltme olarak da yorumlanıyor. İyi Parti ve CHP arasında İmamoğlu’nun alacağı pozisyon speküle edilmeye devam ediyor. HDP’nin aday çıkarma konusunda alacağı karar merak konusu iken, belediyeleri kayyımların elinde alma söylemi, Emek ve Özgürlük İttifakı vurgusu dahil olmak üzere, pek çok farklı açıklama belirsizliği arttırıyor.

Muhalefet partileri seçim yenilgisi sonrasında kendi iç tartışmalarına odaklanıyor. Seçimleri Cumhur İttifakı’nın kazanmadığı ihtimalinin ve yapılan seçim hilelerinin araştırılması ve ortaya çılarılmasının üzerine gidilmedi ve bu konu gündemden düşürüldü. Millet İttifakı Partilerinin yaptığı iç değerlendirmeler ise toplumla gerçek anlamda bağ kuracak bir siyaseti tercih etmediklerini gösteriyor.

HDP – YSP değişimi ve değerlendirmeler

Kürt siyasi hareketinde bir dönem kapanırken, HDP çalışmalarını askıya aldı, tüm milletvekilleri Yeşil Sol Parti’ye katıldı. Gerçek adalet sorununun ülkenin başlıca sorunlarından en önemlisi olduğunu vurgulayan parti sözcüleri değişimin mücadelenin devamı anlamına geldiğini iletiyor. 11 yıllık HDP sürecinin değerlendirmesini yapan bir çok köşe yazısı, zaferler, katliamlar, tutuklamalar, kayyımlarla farklı dönemleri olsa da HDP’nin Türkiye siyasi sahnesinde önemli bir yeri olduğunu teslim ediyor.

HDP sürecini değerlendiren Ertuğrul Kürkçü: ‘Siyasi çocukluğumuz HDP’de geçti, şimdi taşınıyoruz’ yorumu ile yeni bir başlangıcı vurgularken, HDP yeni Eş Genel Başkanı Sultan Özcan, sürdürülebilir bir yapıyı öne çıkarıyor.

İktidar içinde hesaplaşma veya kadro değişimi

İktidar içinde hesaplaşmaların olduğu pek çok haber göze çarpmaya devam ediyor. Numan Kurtulmuş, Mustafa Şentop’un atamalarına ‘kadrolaşma’ sebebiyle müdahale etti. Ankara Emniyeti’nde Soylu’nun ekibinin dağıtıldığı ve Emniyet’te Soylu döneminin mercek altına alındığı iddia ediliyor. Eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ın yakın ekibine yönelik tayinler gerçekleştirildi. 42 ilin jandarma komutanı ile yüzlerce kaymakam ve vali yardımcısı değişti.

Muhalif hareketler nefes alamıyor

Yüksek siyaset kendi iç hesaplarına odaklanırken iktidarın süregiden ve nefes aldırmayan hamleleri devam ediyor. Bir çok alanda mücadeleler devam ediyor. Hukukun işletilmediği bir çok örnek sıralamak mümkün. İktidarın toplumsal mücadelelerin sonuç alamaması için gösterdiği çabayı not etmekte fayda var.

İşçi ve Mahalle Direnişleri

Gaziantep işçilerinin başlattığı eylemler devam ediyor. Sonuç alamasa da bir çok işçi hareketi göze çarpıyor. Sonbaharın daha sıcak geçeceğini Çalışma koşullarının güvencesizliği ve ekonomik kriz nedeniyle önümüzdeki ayların işçi eylemlerinde hareketliliğe neden olacağını söylemek mümkün. Sendikalardan bağımsız ortaya çıkan bu hareketlerin kendi özgün ve reel gündemleri üzerinden yüksek siyasetten ayrıştıkları görülüyor.

  • Antep’te, düşük ücreti kabul etmeyen Boyar Kimya işçileri, taleplerini patrona kabul ettirdi.
  • Akbelen direnişinin ardından benzer direnişler sesini daha çok duyurmaya, basında daha çok yer almaya başladı. Akbelen direnişçilerinin de bizzat katıldığı yüzlerce insan Büyük Dikmece Buluşması için bir araya geldi. Aydın’da Latmos dağındaki Çavdar köyü mücadele ediyor. Edremit, Pınarbaşı köylüleri, zeytinliklerin satış ihalesini iptal ettirdi
  • Carrefour Esenyurt depoda, iş bırakan işçilerin talepleri kabul edildi
  • İşçiler geçinemiyor, sendikalar nerede! Kayseri’de farklı işkollarından işçiler, kâr rekoru kıran patronların kendilerini daha fazla üretime zorladığını ve yoksulluğa mahkum ettiğini anlattı. İşçiler Hak-İş ve Türk-İş’e “Neredesiniz” diye seslendi.
  • Dersim’de düşük ücret ve ağır çalışma koşullarına karşı 9 Ağustos’tan beri eylemlerini sürdüren FEDAŞ işçileri “Amacımız insanca bir yaşam, bu sadece bizim değil bütün ülkenin meselesi olmalı” diyor.
  • İşçiler Eylül ayında başlayacak olan TİS görüşmeleri öncesi mesaj vermeye başladılar. B/S/H işçileri: 100 yılın değil işçinin sözleşmesi için geminin dümenine biz geçelim. Arçelik işçileri: Yüzde 100’ün altı yetmez, bir şeyler yapmamız gerekir.
  • Belediye işçileri de hareketli; İBB önünde açıklama yapmak isteyen enerji işçileri polis tarafından engellenmeye çalışıldı. Buca Belediyesi işçileri, koşullarının iyileştirmesi talebiyle iş bırakma yapıyor.
  • Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası: Patronların yasalarını kabul etmeyeceğiz
  • Sendikalaşma süreçleri işverende rahatsızlık yaratıyor ve işçilere karşı sert önemler alınıyor; İzmir Agrobay Seracılık’ta sendikalaşan işçiler işten atıldı.
  • Tüm bu haberleri yapması beklenen basın emekçileri de hakları için mücadele ediyorlar. Sputnik’te sendikalaştıkları için işten çıkartılan ve grev yapan gazetecilerin talebi ortak: İşlerinin iade edilmesi, TGS’yle yürütülen toplu iş sözleşmesi pazarlığına geri dönülmesi ve taleplerinin karşılanması. Bir çok parti ve sivil toplum kuruluşu, greve destek ziyaretleri yaptı.

Deprem Gündemi

“Deprem 80 saniyede sürdü deniyor ancak, bizim için 7 aydır devam ediyor.”

Antakyalı bir X (Twitter) kullanıcısı bunu yazıyor. Gelen raporlar (Halk Evleri, Temiz Hava Hakkı Platformu, Hatay Tabip Odası, Aşağıokçular Mahallesi Yaşam Merkezi) bu tespiti doğruluyor. En temel ihtiyaçlar eksik.

Deprem bölgesinde yapılması gerekenler yapılmadı, yapılmıyor ve kış geliyor.

İktidar, deprem bölgesini –en azından yüksek siyaset gündemini takip edenler için söylem bazında da olsa– gündeminde tutmaya devam ediyor. Özellikle TOKİ ile yeniden imar sürecini öne çıkardığı bir iletişim yürütüyor. Bu söylemin içinde de muhalefeti bölgeyi unutmakla suçluyor. Muhalefet ise kendi iç hesaplaşmalarından başka hiçbir şeye vakit bulabilmiş değil. Bölgede kendi gündemini ve söylemini oluşturan bağımsız küçük girişimler ise muhalifet partilerinin desteğini alamıyor. Bölgeden gerçekçi bilgi almak ve destek sunmak için bu çabaları gündeme taşımak gerekiyor.

Yıkımın sorumlularının takibi de ilk aylardaki ciddiyetle yapılmıyor ve arkasındaki halk desteğini de kaybetmiş durumda. Sistemik arazlar da hukuki süreçlerin önünü tıkamaya devam ediyor.

İstanbul Depremine dair ise bütün uzmanlar 7 civarında bir büyüklükte olacağı ve büyük bir yıkıma sebep olacağına dair uzlaşmış durumda. Hatta kendi aralarındaki akademik ayrışmaların öne çıkarılmasına isyan ederek, odaklanılması gereken şeyin bina stokunun yenilenmesi olduğunu vurgu yapıyorlar. Devlet ise hala tahliye planı üzerine çalışmakta.

EKONOMİ GÜNDEMİ

Seçim sonrası değişen ekonomi kurmayları, bugüne kadarki en büyük hamlesini yaptı. Kur Korumalı Mevduat hesaplarının yenilenmemesi ve yeni hesap açılmaması için bankalara verilen ültimatom ve hemen ardından gelen 750 baz puan faiz artışı ile politika faizinin % 25’e yükseltilmesi beklenmeyen bir hamle idi. Ancak bu hamleler için çok geç kalınmış olması ve hamlelerin sert olmasına rağmen reel ihtiyacın çok çok gerisinde kalmış olması, etkilerinin de sınırlı kalmasına yol açtı.

Faiz artışıyla beraber, Merkez Bankası’nın kura müdahalesi de geldi ve kurda % 8’i aşan bir düşüş oluştu, ancak kur 5 gün içinde neredeyse eski seviyesine geri geldi. Sonrasında açıklanan enflasyon da bu etkinin sınırlı olduğunu gösteriyor. Bazı ekonomistler, esas çabanın, en azından kısa vadede, zaten enflasyonu düşürmek olmadığını, tüm operasyon hedefinin sıcak para gelişi için yatırımcı tarafından şart koşulması sebebi ile KKM’nin ortadan kaldırılması olduğunu söylüyor. Amaç bir şekilde sıcak para girişini sağlamak olarak okunabilir.

KKM bir saatli bombaya dönüşmüş durumda, bu yüzden KKM’nin tasfiye edilmek istenmesi çok normal. Daron Acemoğlu röportajına referansla, yapısal dönüşüm olmadan yabancı para girişi zor görünüyor. Dış ticaret açığı 2023’te 73,5 milyar doları aştı. Gıda fiyatları Ağustos’ta yıllık bazda yüzde 77 arttı. Bankacılık sektörünün net kârı temmuzda 43,3 milyar TL oldu. Türkiye’nin yurt dışı varlıkları yüzde 4,8 azaldı. Tüm bu rakamlar, değişimin kısa vadede çok büyük bir etki sağlamasının çok da kolay olmayacağını gösteriyor.

Tüm adımlar, iktidar tarafından yerel seçimlere kadar gemiyi su üstünde tutmak için atılıyor. 2019 seçimlerinde yaptıkları hataya tekrar düşmemek için ekonomik durgunluk ve işsizlik yerine düşük maaşlı yüksek istihdam ile yerel seçimlere gitmeyi hedefleniyor. Bu ne kadar mümkün olacak, hep beraber göreceğiz.