Şiddeti engellemek, şiddetle mücadele etmek için yapılan çalışmalar şiddetin pek çok boyutunu ortaya koydu ve farklı şiddet türlerini isimlendirdi. Kadına yönelik şiddet, cinsel şiddet ve cinsiyetçi şiddet özelinde, kadın hareketlerinin yaptığı çalışmalar sayesinde şiddeti görünür kılmada ve şiddetle mücadelede çok yol kat edildi. Şiddetin en görünür hali olan fiziksel şiddet ile birlikte cinsel şiddet, ekonomik şiddet, psikolojik şiddet, sözlü şiddet, kişinin belgelerine el konularak oluşturulan şiddet[1] gibi farklı şiddet türlerini adlandırma ihtiyacı duyuyoruz. Şiddeti engellemek için yapılan çalışmalar şiddeti biçimine göre; gerçekleştiği mekana, alana (eviçi, aile, okul, işyeri, sokak..) göre; şiddete maruz bırakılan kişinin kimliğine (kadınlara, çocuklara, LGBTİ+’lara…) göre, şiddetin geldiği yeri merkeze alarak (erkek şiddeti, devlet kaynaklı şiddet…)  ya da ayrımcılık ilişkileri üzerinden (cinsiyetçi şiddet, sınıfçı şiddet, ırkçı şiddet, milliyetçi şiddet, homofobik, transfobik şiddet…) tarif edebiliyor. Her bir kategorinin altına şiddet jestini incelikli tarif eden pek çok kavram ekleyebiliriz. Bu tanım ve kategorilendirmeler sürekli genişliyor; bunlara yeni kavramlar ekleniyor.

Bunların her biri şiddeti tanımlama ve isimlendirme konusunda oldukça işlevli kavramlar. Diğer yandan kavram çeşitliliği arttıkça ve her bir alanın içinde yeni yeni adlandırmalar ortaya çıktıkça bir kavram kargaşası da oluşuyor. Böyle bir durumda rahatsızlık duyduğumuz her davranışı, jesti şiddet olarak değerlendirmeye başlıyoruz. Şiddet bir suç olduğu için şiddet olarak tanımladığımız her jesti de suç ve ceza üzerinden düşünerek ele alıyoruz. Şiddet üzerine yapılan tartışmalarda bir süredir dikkatimi çeken konulardan biri de insan ilişkilerindeki çatışmalara, anlaşmazlıklara çok fazla değinilmemesi. İnsan ilişkilerinde, arkadaşlık ilişkilerinde ya da partnerler arasındaki ilişkilerde çatışma ve anlaşmazlıklar yaşanır. Bunlar kimi zaman sert tartışmalara da dönüşebilir. Şiddeti tanımlamak için kullanılan terminolojinin genişlemesiyle birlikte pek çok şeyi şiddete referansla düşünebiliyor; çatışma ve anlaşmazlık durumlarını geri plana atabiliyoruz. Şiddet meselesi üzerine çalışırken çatışma ve şiddet arasındaki farkı hatırlamaya ihtiyaç duydum; bu konuda yapılan tartışmalara göz attım ve bu kısa notu hazırladım.

Çatışma ve şiddet arasındaki farklar

Tarafların bir konu üzerindeki karşıtlığı, anlaşmazlığı olarak tanımlayabileceğimiz çatışma, her türlü insan ilişkisinde (aile, okul, iş yaşamı, arkadaşlık, partnerlik…) karşımıza çıkar. Aynı bakış açısına sahip olmayan, çatışma yaşayan insanlar arasındaki ilişkiler eşit kurulabilir ya da öğretmen-öğrenci, ebeveyn-çocuk ilişkisinde olduğu gibi bu ilişkiler içinde, kurumlar üzerinden oluşan hiyerarşik roller bulunabilir. Bu güç ilişkisi, şiddet için zemin sunabilir.  Ancak hiyerarşinin olduğu her yerde kurulan ilişkileri şiddet üzerinden tarif etmek doğru olmaz. Bu ilişkileri şiddet üzerinden tarif etmek ilişkilerdeki diğer dinamikleri göz ardı etmemize ve eşit ilişkinin böyle hiyerarşik pozisyonlarda baştan kurulamayacağını varsaymamıza yol açabilir. Demokratik ve saygıya dayalı bir ilişki zemini olduğu müddetçe fikirler buralarda da özgürce dile getirilebilir. Anlaşmazlık yaşayan kişiler kendi bakış açılarını ifade edebilir, geliştirebilir ve karşılıklı tartışma sonucu bu fikirler değişebilir. Uzlaşılamıyorsa da konu bir gerilim, çatışma konusu olarak kalmaya devam eder ya da taraflar ayrılmayı, görüşmemeyi, birbirlerine mesafe koymayı seçebilirler.

Çatışma zaman zaman ‘şiddetli’ bir biçim de alabilir. Arkadaşlık, aile, sevgililik… ilişkileri içinde gerilimler yükselir, insanlar birbirine bağırır, yaralayıcı sözler söyleyebilir hatta hakaret edebilirler. Bu son kısım biraz kafa karıştırıcı olabilir çünkü elimizde “şu şiddet, şu çatışmadır” diyebileceğimiz net bir reçetemiz yok. Diğer yandan kadın hareketlerinin ortaya koyduğu çalışmalar şiddetin işleyişi, mekanizmaları konusunda bize yol gösterici olabilir:

Şiddet içeren ilişkileri, demokratik ve eşit ilişkiler olarak değil fail ve mağdur pozisyonlarının oluştuğu totaliter ‘ilişkiler’ olarak tanımlayabiliriz. Bir taraf diğeri üzerinde sürekli olarak bir hâkimiyet, tahakküm kurmaya çalışır. Diğer tarafın kendini ifade etme hakkı çok da yoktur. Çatışma, çözüm bulunması gereken bir anlaşmazlık üzerine kurulan karşılıklı bir ilişki biçimiyken şiddet ise özü itibariyle diğerini eşit bir zeminde konumlandırmayı reddeder ve onu karar süreçlerine dahil etmez. Failin mağdur üzerinde hâkimiyet kurduğu ve onu kontrol altında tuttuğu, mağdurun ise kapana sıkışmış gibi bu ilişki içinde sıkıştığı ve dışarı çıkamadığı görülür.[2]

Şiddet içeren ilişkilerde sürekli tekrar eden şu noktalara işaret edilebilir. Kadına yönelik şiddet hikâyelerinin hepsi birbirinden farklı olsa da failin davranışları belli stratejiler üzerine kurulur. Bu, neredeyse şiddet içeren her ilişkide tekrar eder ve bir mekanizma gibi işler: Duygusal ilişki içinde fail mutlaka mağduru yalnızlaştırır, yakın çevresinden uzaklaştırır; onun fikirlerini, yaptıklarını değersizleştirir, kendisini değersiz hissetmesini sağlar. Korku, tedirginlik ilişkideki temel duygudur. Fail sürekli karşı tarafı suçlama eğilimindedir, kendisinin davranışlarından da karşısındakini sorumlu tutar. Failin dışarıya verdiği görüntü ise ilişkideki tutumlarından çok farklı olabilir. Çoğu zaman, dışarıya şiddet davranışlarını yapmayacak kişi görüntüsü vererek suçlanmamayı garanti altına alabilir.[3] Çoğu kadın için bunlar şüphesiz ki çok tanıdıktır.

Şiddete maruz bırakıldığımızı nasıl anlarız?

Şiddet sadece psikoloji ile açıklanabilecek kişisel bir mesele değil. Şiddet, kültürel olarak öğrendiğimiz, aktardığımız, çeşitli pratiklerle yeniden ürettiğimiz ve normalleştirdiğimiz toplumsal bir mesele. Bu nedenle kimi zaman ilişkimizin şiddet içerdiğini saptamamız kolay olmuyor. Özellikle gençlere yönelik hazırlanan eğitim çalışmalarında kullanılan ilişkide güvenlik cetveli, ilişkide güvenlik spektrumu gibi araçlar ilişkinin güvenli olup olmadığını saptama konusunda işlevli olabiliyor.

Gençlerle Güvenli İlişkiler Üzerine Çalışmak – Eğitmenler ve Danışmanlar İçin Uygulama El Kitabı’nda yer alan ilişkide güvenlik cetveli, hangi davranışların ilişkiyi güvenli olmaktan çıkarıp zarar verici ya da şiddet içeren bir aşamaya taşıdığını fark etmek ve hangi davranışların kabul edilemez olduğunu görebilmek konusunda bize yol gösterici olabilir. İlişkide güvenlik cetveli, üretilen davranışlara göre ilişkiyi güvenli – güvensiz – şiddet içeren olmak üzere üç alana ayırıyor. Buna göre;

  • Güvenli ilişkiler: Kararların ortak alındığı, partnerlerin ilişkiyi ilgilendiren konularla ve cinsel davranışlarla ilgili duygularını birbirleriyle rahatlıkla paylaştığı ilişkilerdir. Birlikte eğlenceli zaman geçirirler; fakat bu kendi arkadaşlarıyla ve yalnız zaman geçirmelerine engel olmaz.
  • Güvensiz ilişkiler: Karar alma konusunda partnerlerden birinin diğerini -ya da partnerlerin birbirlerini- zorladığı, cinsel davranışlarla ilgili baskının var olduğu ilişkilerdir. Zamanlarının tamamını birlikte geçirmelerine rağmen düşünceleri, duyguları ve problemleri hakkında birbirleriyle konuşamazlar.
  • Şiddet içeren ilişkiler: Kararları tek kişinin verdiği ilişkilerdir. Partnerlerden biri tüm sınırları belirler, diğeri için neyin iyi olduğuna ve ne yapması gerektiğine karar verir. İlişki hakkında konuşmak neredeyse imkânsızdır. Onay dışı cinsel ve sosyal davranışlar yaşanır.[4]

Bunun yanında, gençler arasında rızaya dayalı ilişkilerin şiddet içerip içermediğini görmeyi, şiddeti saptamayı kolaylaştıran şiddetölçer[5] adlı araçtan da faydalanılabilir. Bu araç, Fransa’da Kasım 2017’de gençleri rızaya dayalı romantik ilişkilerde yaşanabilecek şiddet karşısında bilinçlendirmeyi amaçlayan #TuMaimesTumeRespectes (#BeniSeviyorBanaSaygıDuyuyorsun) kampanyasının bir parçası olarak gündeme geldi. İlişkimizin şiddet içerip içermediğini tespit etmemizi sağlayacak bu araç aşağıda da görüleceği gibi yeşil, turuncu ve kırmızı olarak üç bölüme ayrılmış ve derecelendirilmiş bir cetvele benziyor. Yeşil bölümde ilişkide her şey yolundadır; turuncu bölüm şiddetin var olduğu endişelenmemiz gereken yerdir; kırmızı bölüm ise tehlikede olduğumuzu gösterir. Bu cetvel ilişkimizin eşit bir zeminde mi yoksa şiddet üzerine mi kurulu olduğunu görmemizi kolaylaştırır.

Yeşil bölüm – İlişkin sağlıklı çünkü karşındaki…[6]

  • Senin kararlarına, isteklerine, zevklerine saygı duyuyor.
  • Senin arkadaşlarını, aileni kabul ediyor.
  • Sana güveniyor.
  • Sen kendini geliştirdiğinde, mutlu olduğunda bundan memnun oluyor.
  • Birlikte yaptığınız şeylerde onayın olduğunu dikkate alıyor.

Turuncu bölüm – İlişkinde şiddet var çünkü karşındaki…

  • Bir şey yapmayı reddettiğinde sana şantaj yapıyor.
  • Senin düşüncelerini, fikirlerini küçümsüyor.
  • Herkesin içinde seninle dalga geçiyor.
  • Sürekli kıskançlık yapıyor ve seni kendi malıymış gibi görüyor.
  • Seni manipüle ediyor.
  • Nereye gittiğini, kıyafetlerini, makyajını kontrol ediyor.
  • Mesajlarını, maillerini, kullandığın uygulamaları karıştırıyor.
  • Ona mahrem fotoğraflarını göndermen için ısrar ediyor.
  • Seni ailenden ve yakın çevrenden uzaklaştırıyor.
  • Porno film izlemen için seni zorluyor.

Kırmızı bölüm – Tehlikedesin çünkü karşındaki…

  • Onu eleştirdiğinde seni aşağılıyor, sana deli muamelesi yapıyor.
  • Bir şeyler hoşuna gitmediğinde öfke patlaması yaşıyor.
  • Senin yüzünden kendine zarar vereceğini söyleyerek seni tehdit ediyor.
  • Seni mahrem fotoğraflarını yaymakla tehdit ediyor.
  • Senin onayın olmadan özel bölgelerine dokunuyor.
  • Cinsel ilişkiye girmen için seni zorluyor.
  • Seni bir silahla tehdit ediyor.

Yeşil bölüm ideal ilişki için geçerli davranışları sıralıyor. Kırmızı bölümde bahsedilen şiddeti saptamanın daha kolay olduğunu söylemek mümkün. Turuncu bölüm ise şiddet ve çatışmanın iç içe geçebildiğini bir alan olduğu için kafa karıştırıcı olabilir; bu nedenle bu bölümde sıralanan örneklere daha dikkatli yaklaşabiliriz. Ayrıca bu bölümlere başka örnekler de eklemek mümkün. Mesela bekâretin, cinselliğin tabu olduğu yerlerde genç kadın eğer bakire değilse bunu ailesine, yakın çevresine söylemekle onu tehdit etmek bir şiddettir. Bir kişiyi cinsel yönelimi, cinsiyet kimliği nedeniyle açılmaya zorlamak; kişinin cinsel yönelimini, cinsiyet kimliğini başkalarına anlatmakla tehdit etmek turuncudan kırmızıya bağlanan bölüme ekleyebileceğimiz şiddet örnekleri olarak yazılabilir.

Bununla birlikte ilişkimizde şiddet olup olmadığını anlayabilmek için kendimize şu soruları sorabiliriz:[7]

Partnerim/arkadaşım…,

  • Beni hiç küçümsedi, aşağı gördü mü? Evetse: bir kez mi; birkaç kez mi; sık sık mı?
  • Kendimi berbat hissetmeme neden oldu mu? Evetse: bir kez mi; birkaç kez mi; sık sık mı?
  • Benimle konuşurken sesini yükselttiği oldu mu? Evetse: bir kez mi; birkaç kez mi; sık sık mı?
  • Onun gibi düşünmeye başladım mı? Onun fikrini kabullenmek için kendi fikrimi değiştirdim mi? Evetse: bir kez mi; birkaç kez mi; sık sık mı?
  • Onun beni daha az seveceğini düşünerek benim için önemli olan şeyleri kendime yasakladım mı?
  • Bu ilişki kariyerimde ilerlememi engelliyor mu?
  • Bu ilişki beni mutlu eden şeyleri yapmamı engelliyor mu?
  • Bu ilişki başladığından beri arkadaşlarımı daha mı az görüyorum?
  • Bu ilişki başladığından beri kendime daha mı az güveniyorum?
  • Onu memnun etmek için kendi prensiplerime, inançlarıma aykırı bir şeyler yaptım mı?
  • Ondan hiç korktum mu?

Bu soruları kendimize teker teker sorup mümkün olduğunca objektif bir şekilde yanıtlamaya çalışalım. Bu şekilde arkadaşlık, sevgililik ilişkilerinde ya da mesleki ilişkilerimizde karşılaştığımız durumları gözden geçirme imkânı bulabiliriz.

Partnerler arasında eşit kurulan ilişkilerde bir çatışma yaşandığında fail ve mağdur rolleri tekrar eder şekilde bulunmaz. Tartışmaya ya da kavgaya neden olan konu tatsız bir noktaya gidebilir. Taraflar kendi haklılıklarını kanıtlamaya, birbirlerini ikna etmeye çalışırlarken bunun yıldırıcı ve can sıkıcı etkileri olabilir; bu durum kimi zaman hayatı bir süreliğine çekilmez hale de getirebilir.

Çatışma ve şiddet ayrımı üzerine yapılan çalışmalarda vurgulanan konulardan biri şiddette bir kişi üzerinde tahakküm kurulmaya çalışılırken çatışmada bir konu üzerinde haklılığını kanıtlama çabasının öne çıkmasıdır: Çatışmada amaç bir tarafın diğer tarafı kendi bakış açısına ikna etmesiyken şiddet içeren ilişkilerde kişiyi kontrol altına alarak onun üzerinde tahakküm kurmak için fiziksel şiddet dahil her yol uygulanır. Bu, sadece bir kere yaşanmaz; şiddet kalıcıdır ve döngüsel olarak kendini tekrar eder.

Partnerler arasındaki şiddet, genellikle gerilimin yükselmesiyle başlar. Bağırma, aşağılamalarla karşılıklı iletişim kesilir; korku ve kaygı artar. Şiddet eylemi gerçekleşir; eylemin ardından saldırgan bundan dolayı karşı tarafı suçlamaya başlar. Bir süre sonra ilişkide her şey normale dönmüş gibi görünür. Sonra bir olayla gerilim yeniden yükselir ve bu, bir döngü olarak devam eder.[8] Çatışmada uzlaşılamayan konu yeniden gündeme gelse de bu şekilde bir döngü oluşmaz. Çatışmada, şiddet döngüsünü meşrulaştıracak gerekçeler ortaya konmaz. Kişi tartışma sırasında kontrolü kaybedebilir ancak şiddet eylemindeki gibi karşısındakini kontrol altına almaya çalışmaz. Çatışan taraflar, şiddet korkusu olmadan kendilerini karşılıklı olarak ifade ederler. Tehdit, korku… ilişkideki belirleyen değildir. Çatışmalı ilişkilerde sorumluluk paylaşılır. Kişi saldırgan bir davranış gerçekleştirdiyse bunun sorumluluğunu kabul eder. Kendisini karşısındakinin yerine koyarak olaya bir de onun gözünden bakabilir; neden olduğu kötü bir durum oluştuysa bundan dolayı kendisi suçlu hisseder, sorumluluğunu kabul eder ve telafi etmeye çalışır.[9]

Bir durum örneği:[10]

Bir arkadaşınız size ilişkisi içinde mutsuz olduğunu, sürekli bir gerginlik yaşandığını ve partneriyle sık sık kavga ettiğini söyleyebilir. Bunun şiddet içeren bir ilişki mi yoksa birbiriyle anlaşamayan insanların mı bir arada olduğunu hemen anlayamayız. Arkadaşımıza soracağımız şu sorular durumu anlayabilmemiz için yardımcı olabilir:

  • Ondan, verdiği tepkilerden zaman zaman (ya da sık sık) korkuyor musun?
  • Kriz yükseldiğinde inisiyatifi ele alan o mu, yoksa bu karşılıklı mı?
  • Kriz bittiğinde uzlaşma bulabiliyor musunuz yoksa onun üste çıkıp karar almasıyla mı konu kapanıyor?
  • Koşulsuz özür diliyor mu ya da sinirlenmesinin nedenini senin hatan olarak mı görüyor?

 

Ayrıca arkadaşınıza her krizi, gerilimi ya da korktuğu anları defterine/telefonuna not etmesini önerebilirsiniz. Birkaç hafta sonra onunla görüştüğünüzde aldığı notlara birlikte bakın. Şiddetölçerin kırmızı bölümündeyse şüphesiz ki ortada bir problem var. Bunları defterde ya da telefonda yazılı olarak görmek de durumun farkına varılmasına yardımcı olacaktır.

 

 

Partnerler arasında şiddet ve çatışma[11]

 

[1] violence administrative

[2] Différences entre conflit de couple et violences conjugales (Çiftler arasındaki çatışma ve şiddet arasındaki farklar); https://www.sosfemmesvendee.fr/difference-entre-conflit-de-couple-et-violence-conjugale

[3] Daha detaylı bilgi için bkz.: Saldırganın Stratejisi; Caroline de Haas; http://feminisite.net/index.php/2021/01/saldirganin-stratejisi/

[4] Bu bölüm, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin “Ne Var Ne Yok Projesi” kapsamında hazırlanan Gençlerle Güvenli İlişkiler Üzerine Çalışmak – Eğitmenler ve Danışmanlar İçin Uygulama El Kitabı’ndan alınmıştır.

[5] Şiddetölçer, Fransa’da, gençler arasındaki romantik ilişkilerdeki şiddet konusunda farkındalık yaratmak amacıyla özellikle lise, üniversite öğrencileri ve eğitmenlere yönelik bir proje kapsamında gündeme gelmişti. Paris Belediyesi ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının birlikte hayata geçirdiği bu projeyle ilgili detaylı bilgi için bkz.: https://www.centre-hubertine-auclert.fr/article/outil-de-prevention-des-violences-le-violentometre

[6] Bu bölüm, Caroline de Haas’ın En finir avec les violences sexistes et sexuelles: Manuel d’action  (Cinsiyetçi Şiddet ve Cinsel Şiddeti Sona Erdirmek: Bir Eylem Kitabı) kitabından özetlenerek çevrilmiştir.

[7] Bu bölüm, Caroline de Haas’ın En finir avec les violences sexistes et sexuelles: Manuel d’action  (Cinsiyetçi Şiddet ve Cinsel Şiddeti Sona Erdirmek: Bir Eylem Kitabı) kitabından özetlenerek çevrilmiştir.

[8] Detaylı bilgi için, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği gibi şiddet karşıtı çalışmalar yapan kurumların çalışmalarına bakılabilir.

[9] Çiftler arasındaki şiddet ve çatışma üzerine: https://www.regroupelles.org/violence-conjugale/chicane-de-couple-ou-violence-conjugale/

[10] Bu durum örneği, Caroline de Haas’ın En finir avec les violences sexistes et sexuelles: Manuel d’action kitabından alınmıştır.

[11] Bu şema, Ecoute Vilolences Conjugales sitesinden alınmış ve SOS Femmes Vendée derneğinin sitesindeki şama ile birleştirilerek çevrilmiştir. Bkz: https://www.sosfemmesvendee.fr/difference-entre-conflit-de-couple-et-violence-conjugale, https://www.ecouteviolencesconjugales.be/pourquoi-appeler/victime/violence-vs-conflit/